Türkiye Bilgi Ansiklopedisi
  Dünyaya Açılan Türk Sanayisi
 
Dünyaya Açılan Türk Sanayisi  
 
Türkiye, 1960’lı yıllardan itibaren “yüksek büyüme hızı”na ulaşmaya ve sanayileşme politikalarında yapısal değişime sahne olmaya başlamıştır. 24 Ocak 1980 tarihinde yürürlüğe giren Ekonomik İstikrar Programı, Türk sanayisinin miladı kabul edilmektedir.
 
24 Ocak 1980 Ekonomik İstikrar Programı ve devamında izlenen politikalar, 1963 yılında başlayan beşer yıllık planlı dönemlerden farklı olarak, ekonomi ve sanayileşmede daha köklü bir değişikliğin başlangıcı olmuştur. Para, maliye, dış ticaret ve döviz kuru politikalarında radikal değişiklikler yapılmış ve “ithal ikamesine dayalı-iç piyasaya yönelik” sanayileşme yerine “ihracata dayalı-dışa yönelik” sanayileşme yönünde bir dönüşüm gerçekleştirilmiştir.
 
1980’li yılların ikinci yarısından itibaren sanayi sektöründe altyapı yatırımları hızlandırılmış, daha elverişli koşullarda kaynak ihtiyacını karşılayabilmek için “yap-işlet-devret” modeli devreye sokulmuştur. Tasarrufları sanayiye yönlendirmek amacıyla 1981 yılında Sermaye Piyasası Kurulu oluşturulmuş, bankacılık hizmetleri modernleştirilmiş, ulaştırma ve haberleşme hizmetlerinin iyileştirilmesine hız verilmiştir.
 
Ayrıca, ihracata yönelik yeni düzenlemeler ve döviz kazandırıcı faaliyetlerin teşvik edilmesi, sanayinin rekabet gücü kazanmasını ve ihracatın artmasını sağlamıştır. Serbest bölgeler ve uluslararası fuarlar, sanayinin gelişmesinde ve dünya pazarlarıyla bütünleşmesinde etkili olmuştur. Bu çabalar sonucunda Türkiye’nin toplam ihracatında sanayi ürünlerinin payı, 1980 yılında % 36 iken, 2006 yılı Şubat ayı itibarıyla % 94 düzeyine yükselmiştir.
 
Ülkede, Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelerin (KOBİ) verimliliklerinin, katma değer içindeki paylarının ve uluslar-arası  rekabet  güçlerinin  artırılmasına  yönelik   çalışmalara
 
 
 
  
  ağırlık verilmektedir. KOBİ’lerin finansman, istihdam, kalite ve standart alanlarındaki sorunlarının çözümüne katkı sağlamak amacıyla KOBİ yatırımlarına kredi, vergi istisnası ve KDV desteği gibi yardım unsurlarından faydalanma olanağı getirilmiştir.  
 
Organize sanayi bölgeleri ile küçük sanayi sitelerinin kurulması ve yaygınlaştırılması çabaları giderek daha çok destek görmektedir. Çeşitli bölgelerdeki 386 küçük sanayi sitesinde bulunan toplam işyeri sayısı, 2004 yılı sonu itibarıyla 86 bin 666’ya ulaşmıştır. 2005 yılı programında ise 74 küçük sanayi sitesinde 9.873 işyerinin yapılması öngörülmüştür. Ayrıca 2004 yılı sonu itibarıyla toplam 18 bin 287 hektar büyüklüğünde 77 adet organize sanayi bölgesi hizmete açılmış olup, 2005 yılı yatırım programında 23.234 hektar alanda 116 bölgenin yapılması öngörülmüştür.
 
2001 yılında yaşanan mali krizden sonra sanayi üretiminde başlayan canlanma devam etmektedir. İmalat sanayi üretimi 2003 yılında % 8.8, 2004 yılında % 9.8 oranında artmıştır. 2005 yılında ise artış oranı % 5.5’e düşmüştür. 2004 yılında % 81.7 olan imalat sanayi ortalama kapasite kullanım oranı, 2005 yılında % 80.7’ye düşmüş olup, Mart 2006 itibarıyla % 80.8 olarak gerçekleşmiştir.
 

TÜPRAŞ İzmit Rafinerisi - KOCAELİ

 
 
 
 
     
  2005 yılında toplam ithalat % 19.5 artarak 116.5 milyar ABD dolarına, imalat sanayi ithalatı % 11.9 artarak 90 milyar ABD dolarına yükselmiştir. 2005 yılında toplam ihracat % 16.2 artarak 73.4 milyar ABD dolarına çıkmıştır. Toplam ihracat içinde % 94 paya  sahip  olan  imalat  sanayi  ihracatı   ise % 15.37 oranında artarak 68.7 milyar ABD doları olmuştur.  
 
Türk sanayi, elde ettiği tecrübe ve birikimlerle Orta Doğu, İslam ülkeleri ve 1990 sonrası dönemde bağımsızlığını kazanmış Orta Asya Türk Cumhuriyetleri başta olmak üzere, tüm dünya ülkelerinde ortak yatırımlara girişebilecek bir düzeye ulaşmıştır. AB ve Türkiye arasında 1996 yılından itibaren yürürlüğe giren Gümrük Birliği Antlaşması, Türk sanayisinin rekabet gücünü olumlu yönde etkilemiştir. 1999 yılında ise kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartname ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıkların “Uluslararası Tahkim” yolu ile çözümlenmesine olanak tanıyan anayasa değişikliği yapılmış ve böylece yabancı sermayenin ilgi duyduğu, başta enerji olmak üzere otoyol, köprü, tüp geçit ve baraj gibi yüksek kaynak ve ileri teknoloji gerektiren projelerin önü açılmıştır.
 
Türkiye’nin, 1999 yılı Helsinki Zirvesi’nde AB’ye aday ülke olarak kabul edilmesi, sanayi sektörü teknik mevzuat uyum çalışmalarını daha da hızlandırmıştır. Sınai mülkiyet hakları alanında yürütülen çalışmalar sonucunda, Patent, Endüstriyel Tasarım, Marka ve Coğrafi İşaretler ile ilgili mevzuat uyumu tamamlanmış, bu konularda katılım sağlanan uluslararası antlaşma sayısı 10’a yükselmiştir. Ayrıca teknik mevzuat kapsamındaki test ve belgelendirme kuruluşlarının akreditasyonu ile ilgili “Türk Akreditasyon Kurumu” oluşturulmuştur.
 
Gıda, İçki ve Tütün Sanayi. Katma değerin büyük kısmı, özel sektörce oluşturulan gıda sanayi ve imalat sanayi sektöründen sağlanmaktadır. Bu sektörler toplam üretim değerinin yaklaşık % 20’lik payına sahiptir.
 
Gıda sanayisinde faaliyet gösteren tesisler, tarımsal üretim çeşitliliğine  parale l bir  şekilde  coğrafi  bölgelere  dağılmış
 
 
 
 
 
  
  durumdadır. Türkiye’de kamu kesimi şeker, çay ve sigara üretimi yap-maktadır. Sektörde daha çok küçük ve orta ölçekli işletmeler ağırlıktadır ve istihdam edilen kişi sayısı 250 bin civarındadır.

Türkiye’de gıda maddele-rinden; et ve et ürünleri, süt ve süt ürünleri, un ve unlu mamuller, şeker ve şekerli mamuller, alkollü ve alkolsüz içecekler, sebze ve meyvelerin iş-lenmesi,  bitkisel ve hay-vansal   yağlar  ve  su ürünleri üretim kollarında 30 binin üzerinde firma faaliyet göstermektedir.

2005 yılında, yaklaşık 4.1 milyar ABD doları değe-rinde  gıda ürünü  ile  147
 
Ülkede gıda sanayi daha çok
küçük ve orta ölçekli
işletmelerin ağırlıklı olduğu
bir sektördür.
 
milyon ABD doları değerinde içki ve 122 milyon ABD doları tütün ve tütün mamulleri ihracatı gerçekleştirilmiştir.
 
Tekstil ve Konfeksiyon Sanayi. Türk tekstil ve hazır giyim sanayi, ekonomide lokomotif görevi yapmaktadır. Dünyanın altıncı büyük pamuk üreticisi olan Türkiye’de, tekstil ve giyim ihracatının değer bazında yaklaşık % 85’ini pamuklu sistem ürünleri oluşturmaktadır. Tekstil sanayi üretiminin yaklaşık % 35-40’ı ihraç edilmektedir. Giyim sanayi ihracatının üretim içindeki payı % 60 civarındadır ve Türkiye tekstil sanayi ihracatında dünyada 10'uncu, giyim sanayi ihracatında ise dördüncü sırada yer almaktadır. Ayrıca, AB pazarının tekstil sanayinde altıncı, giyim sanayinde ise ikinci büyük tedarikçisi konumundadır. Ülkeler  bazında ise Almanya,  ABD, İngiltere, Fransa, Hollanda ve Rusya Federasyonu, Türkiye’nin en önemli pazarları arasındadır.
     
   

Türkiye tekstil sanayi ihracatında dünyada
10'uncu sırada yer almaktadır.

 
Tekstil ve giyim sanayisinde yaklaşık 2.5 milyon kişi istihdam edilmektedir. Tekstil ve konfeksiyon üretiminin en yoğun olduğu şehirler; İstanbul, Bursa, Denizli, Adana, Gaziantep, Kahramanmaraş ve Kayseri’dir.
 
1995 yılından itibaren gerçekleşen yoğun modernizasyon yatırımları ve AB ile Gümrük Birliği’nin de etkisiyle tekstil ve konfeksiyon sanayi, dış pazarlarda rekabet gücünü artırarak ihracata dönük büyümesini devam ettirmiştir. Toplam sanayi ürünleri ihracatının % 27.1’ini oluşturan tekstil ve giyim sanayi ihracatı, 2005 yılında 18.7 milyar ABD dolarına ulaşmıştır.
 
Deri giyim eşyası üretiminde hem miktar hem de kalite bakımından Türkiye, dünyada ön sıralarda yer almaktadır. 2005 yılında 370 milyon ABD doları ihracat gerçek-leştirilmiştir. AB ülkeleri içerisinde Almanya en büyük paya sahiptir.
 
Moda. Bugün Türkiye’de Tekstil ve Hazır Giyim sek-törü,  sağladığı  istihdam imkanı, üretim sürecinde  yarattığı
 
 
  
  katma değer ve uluslararası ticaretteki yeri ile ekonomik kalkınma sürecinde önemli role sahip bir sanayi dalıdır. Tekstil, hazır giyim, deri ve ayakkabı sektörünün imalat sanayi toplam katma değeri içindeki payı % 21’dir. Sektörün ürün kalitesi ve üretim teknolojisi çağdaş dünya standartlarındadır.  
 
Türkiye’nin Avrupa Birliği, Rusya ve Türk Cumhuriyetleri pazarlarına yakın olması ve bu ekonomiler ile gelişen ilişkiler, ülkenin önündeki en önemli fırsatlar olarak görülmektedir. Bu amaçlarla; sektörde tasarım kültürünün oluşması ve tasarımcının desteklenmesi, marka bilincinin yükseltilmesi, çalışanların bilgi ve beceri düzeylerinin artırıl-ması, akademisyen-sektör temsilcilerinin buluşturulması, uluslararası pazarlama faaliyetlerinin geliştirilmesi ve lobi faaliyetlerinin güçlendirilmesi, eurotex standartlarının sağlanması, sektörün geleceğini yönlendiren çalışmalardır.
 
Yılda iki kez düzenlenen İstanbul Moda Show'la Türkiye’nin moda  endüstrisi   olma   yolundaki   değişim   ve   gelişimi
 

Ünlü modacı Yıldırım Mayruk’un hazırladığı
“2023’e Hikayeler”isimli defilesi.

 
gösterilmektedir. CNR Fuar Merkezi’!nin 30 bin m2 fuar alanı, 7 bin m2 moda aktiviteleri ve şov alanı bulunmak-tadır. 2006 Şubat ayı Moda Festivali’nde; 23 tasarımcı trend mekanı oluşturmuş, Hüseyin Çağlayan, Atıl Kutoğlu, Bahar Korçan, Dice Kayek, Özlem Süer, Ümit Ünal ve daha birçok ünlü tasarımcı burada kendilerine ait temaları olan aktiviteler gerçekleştirmişlerdir.  
 
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre; Hazır Giyim Sektörü, 2006 yılı Ocak ayı ihracatında sektörler arasında birinci sırada yer almıştır.  Şubat ayı hazır giyim ihracatı ise, geçen yılın aynı dönemine göre % 12.81 oranında azalarak 936 milyon 289 bin ABD dolar ıseviyesinde gerçekleşmiştir.
 
Ocak 2006 TİM verilerine göre; aylık bazda deri sektöründe % 19.8, hazır giyim sektöründe ise % 4.5'lik ihracat azalması yaşanmıştır. Bu iki sektörden hazır giyim ihracatı % 4.68'de kalırken, deride ise yıllık bazda % 2.12 düşüş yaşanmıştır. Buna rağmen 2005 yılında en fazla ihracat yapan sektör % 18.7'lik pay ile hazır giyim olmuştur. Sek-törün ihracatı 13 milyar 708 milyon ABD dolarına ulaşmıştır.
 
Deri ve Deri Ürünleri Sanayi. Türk deri ve deri ürünleri sektörü, imalat sanayi üretiminde % 1.8, toplam sanayi istihdamında % 2’lik paya sahiptir. 2005 yılında 370 milyon ABD doları bazında ihracat yapılmıştır. Ülke, dünya ham deri işleme kapasitesinin küçükbaş hayvanda yaklaşık % 16’sına, büyük başta ise % 3’üne sahiptir.
 
Geleneksel olarak güçlü olan bu sanayide; nitelikli işgücünün bulunabilirliği, büyük bir iç pazarın varlığı ve AB ülkeleri ile Rusya Federasyonu başta olmak üzere pek çok önemli pazarlara yakınlığı özellikle yabancı yatırımcılar için uygun fırsatlar sağlamaktadır.  1989  yılında 4.5  milyon  çift olan ayakkabı ihracatı, 2004 yılında 62 milyon çifte yükselmiştir.
 
 
 
 
 
  
   

İlaç sanayi, üretim teknolojisi ile ülke ekonomisinde
önemli bir yere sahiptir.

 
Kimya Sanayi. Giderek büyüyen ve birçok sektöre girdi sağlayan kimya sanayi, toplam imalat sanayi üretimi içerisinde % 7.3’lük bir paya sahiptir. 2005 yılı ihracatı 2 mil-yon 814 bin ABD doları olmuştur. Türkiye’de kimya sanayi alanında 270’i büyük ölçekli olmak üzere toplam 970 işletme faaliyet göstermektedir.
 
2004 yılında 301 milyon ABD doları bazında ihracat gerçekleştiren ilaç sanayi, gelişmiş ülkeler düzeyindeki üretim teknolojisi ile ülke ekonomisinde dikkate değer bir yere sahiptir. İlaç üretiminde kullanılan hammaddelerin yaklaşık % 80’i ithalatla sağlanmakta ve 3 bin 100 çeşit ilaç üretilmektedir. Sektörde 84’ü üretici olmak üzere toplam 136 firma faaliyet göstermektedir.
 
 
 
     
   

Otomotiv sanayi, Türkiye’de teknolojik gelişmenin
temelini oluşturmaktadır.

 
Otomotiv Sanayi. İlk kez 1954 yılında  askeri cip ve kamyonet  montajıyla  başlayan otomotiv sanayi üretimi, ticari kamyon ve otobüs montajlarıyla devam etmiştir. Otomobil üretimi alanında ise ilk ciddi üretime 1966 yılında geçilmiştir. Otomobilde OTOSAN ile başlayan üretim, daha sonra 1970 yılında TOFAŞ ve RENAULT, 1990’lı yıllarda ise TOYOTA, HYUNDAI ASSAN ve HONDA firmalarının yatırımları ile hızla gelişerek devam etmiştir.
 
Ülkede otomotiv sektöründe üretim yapan 15 firmanın 10’u AB’deki firmalar ile yakın ilişki içerisindedir. 2005 yılında 453 bin 663 adet otomobil, 425 bin 789 ticari araç olmak üzere toplam 879 bin 452 adet taşıt aracı üretilmiştir. 2005 yılında 301 bin 889 adet otomobil, 124 bin 385 adet hafif ticari araç olmak üzere, toplam 426 bin 274 ithal araç satılmıştır. 2005 yılı otomotiv ana ve yan sanayi ihracatı ise 10.2 milyar ABD dolarına ulaşmıştır. Başlıca ihraç pazarları; Almanya, Fransa, İtalya, İngiltere, İspanya gibi AB ülkeleri ile İsrail, Rusya Federasyonu, Suudi Arabistan, Polonya, Romanya ve Macaristan’dır. Sektörün en önemli gücü, çok iyi yetiştirilmiş olan insan kaynağıdır.
 
Elektronik Sanayi. Elektronik sanayi, Türkiye’de de hızla  gelişen   sektörlerden   biridir.   Son  yıllarda  özellikle
   

Bir beyaz eşya fabrikasından görünüm

 
telekomünikasyon, bilgisayar ve tüketim cihazları alt sektörlerinde önemli gelişmeler kaydedilmiştir.
 
2004 yılında, elektronik sanayi toplam üretimi 6.8 milyar ABD doları, sektör ihracatı ise 4 milyar ABD doları olarak ger-çekleşmiştir. Renkli televizyon bu sektörün ihracatındaki en önemli mal grubudur. 2004 yılında renkli televizyonda 2 mil-yon 634 bin ABD doları değerinde ihracat gerçekleştirilmiştir.
 
Dayanıklı Tüketim Malları Sanayi. Türkiye’nin en dinamik ve en hızlı gelişen sektörlerinden biri de beyaz eşya sektörüdür. 2004 yılında buzdolabında 3.5 milyon adet, çamaşır makinesinde 2.2 milyon adet, fırında 961 bin adet, bulaşık makinesinde ise 272 bin adet ihracat gerçekleştirilmiştir.
 
Türkiye, dayanıklı tüketim mallarında AB için bir üretim ve ihracat üssü olma yolundadır. Ürün bazında 1999 yılından beri net ihracatçı olan sektörün 1999 yılı ihracatı 510 milyon ABD doları iken, 2004 yılında ihracat 6 milyar 003 milyon ABD doları olmuştur.
 
 
     
   

AS 532 COUGAR helikopteri üretim hattı

 
Kuyumculuk. Türk kuyumculuk sanayi, sahip olduğu zengin kültürel mirası yeni ve modern tekniklerle birleştirmek suretiyle dünya çapında haklı bir üne kavuşmuştur. Telkari, savat ve hasır gibi sadece Türkiye’ye özgü geleneksel teknikler de büyük ilgi görmektedir.
 
1995 yılında 60 milyon ABD doları olan mücevher ihracatı, 2005 yılında 1  milyar 148  milyon ABD  dolarına  ulaşmıştır.
 

Kökleri çok eskilere dayanan Türk Kuyumculuğu,
dünya çapında üne sahiptir.

  İhracatın neredeyse tamamı, gümüşten yapılan mücevher mamullerinden oluşmaktadır. En fazla ihracat yapılan ülkeler arasında; ABD, Almanya, BAE, İsrail, İtalya, Rusya, Litvanya, Letonya,  Libya  ve  İngiltere  yer  almakta  olup  ihracatın % 79’u bu ülkelere yapılmıştır.  
 
Demir ve Çelik Sanayi. 2005 yılındaki demir-çelik ürün ihracatı, 2004 yılına göre, miktar bazında % 13.1, değer bazında ise % 11.6 oranında artarak, 10.5 milyon tona ulaşmış ve 4.6 milyar ABD doları olarak gerçekleşmiştir. 2005 yılında demir-çelik ürün ithalatı ise 2004  yılına  göre,  miktar bazında % 16.8, değer bazında % 24.7 oranında artarak, 9.3 milyon tona ulaşmış ve 5.7 milyar ABD doları olarak gerçekleşmiştir.
 
2005 yılında,  2004 yılına  göre  % 2.4  oranında artışla, 20.9 milyon ton ham çelik üretilmiş, söz konusu üretimi ile Türkiye, dünya sıralamasında 11'inci, AB ülkeleri arasında ise üçüncü sırada yer almıştır.
 
2005 yılında ham çelik üretim kapasitesinin % 74’ü Elektrik Ark Ocaklı (EAO) kuruluşlara, % 26’sı entegre tesislere aittir. Ürün gruplarına göre ise % 86’sı uzun ürünlere, % 12’si yassı ürünlere, % 2’si ise vasıflı çelik ürünlerine yönelik ham çelik üretimine aittir.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
  Bugün 29395 ziyaretçikişi sitemize uğradı. HER KAKKI SAKLIDIR  
 
.
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol