Türkiye Bilgi Ansiklopedisi
  Ağrı ilçeleri
 
 

İlçeleri

  • Doğubeyazıt
  • Patnos
  • Diyadin
  • Taşlıçay
  • Eleşkirt
  • Tutak
  • Hamur
Doğubayazıt, Anadolu'nun doğusunda, Trabzon-İran transit şose yolu üzerinde eskilerin istasyon dediği Sarıova denilen yerde kurulmuştur. Merkez ilçenin 93 km doğusunda, Erzurum-İran yolu üzerindedir.

İlçe toprakları genellikle engebeli ve yüksektir. İlçe merkezi düzlükte kurulmuştur. İlçenin köyleriyle birlikte 1980 yılı nüfusu 73.794 kişi, 2002 yılı nüfusu ise 105.754 tür, alanı 2.383 km², nüfus yoğunluğu ise km² başına 44 kişidir. Ağrı'nın en eski, tarihi ve gelişmiş ilçesidir. Kendi adını taşıyan ovanın güney doğusunda kurulmuştur.

Doğusunda İran, güneyinde İran ve Van (Muradiye-Çaldıran), batısında Diyadin ve Taşlıçay, kuzeyinde Tuzluca, Iğdır ve Aralık vardır.Düşman işgalinden kurtulus günü 14 Nisan'dır. İlçe toprakları ovadan ve volkanik kütlelerden meydana gelmiştir. Büyük Ağrı Dağı (5,137 m) Küçük Ağrı Dağı (3,896 m) Kale tepe (3,196 m) Arı dağı (2,934 m) Tendürek Dağı (3,533 m) ve Göller tepe (2,643 m) Doğubayazıt dağlarının en önemli yükseltileridir. Dağların yüksek kesimleri ve etekleri geniş yayla alanlarıdır.

Doğubayazıt ovası ve bu ovanın birer uzantısı olan Sarısu vadisi, Masun ve Sürbahan çıkıntıları ilçenin düzlüklerini oluşturur. Bunların etrafı yüksek dağlarla çevrilidir. Buralarda tarım ve tarla ziraatı yapılır, uygun yerlerde sebze ve meyve yetiştirilir. Bazı yerlerde iki kez biçilen çayırların otları kışa saklanır.

Yer yer kaya ve parazit tepelerin göründüğü ovanın bir kısmı çoraktır, yamaçlarda ve ovada erozyon fazla olmuştur. Ağrı dağı eteklerinde çalılık varsa da, ilçede ağaçlık alan ve orman yoktur. Şehir merkezi ve köyler ağaç yönünden fakirdir. Ağrı dağının eteğindeki geniş bataklıklarda bol kamış yetişir.

Doğubayazıt Iğdır gibi, Doğu Anadolu’nun iklim adacığıdır. Yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve az kar yağışlıdır. Yağmur mevsimi ilkbahar ve sonbahardır. Toprak yapısı ve akarsu havzası farklı bir yapıya sahiptir.

Doğubayazıt, Ağrı’nın doğu ucunda olduğundan, Türkiye- İran transit yolunun (E-80) en son durak yeridir. İlçe merkezi, Ağrı’ya 95 km, gümrük kapısı olan Gürbulak’a 35 km uzaklıktadır. İlçeye bağlı köy ve köy altı yerleşim birimlerine yol yapılmıştır. Büyük şehirlere sefer yapan Ağrı ve Doğubayazıt otobüs firmalarının ilk hareket ve son durakları D.Bayazıt’tır. Gürbulak’tan başlayan otoyol yapımı Doğubayazıt’a kadar gelmiştir.

İlçenin ekonomisi, hayvancılığa, sınır ticaretine, ticarete ve tarıma bağlıdır. Son yıllarda sınar ticareti ve yabancı mal ticareti geliştiği için şehir sürekli büyüyüp gelişmekte, buna bağlı olarak, konut, iş yeri, otel, eğlence yerleri, ticari eşya ve petrol taşımacığı artmaktadır.

İlçede 4 adedi Turizm Bakanlığından belgeli olmak üzere 18 otel olup, toplam yatak sayısı 1500 dür.

Fazla verimli olmayan Doğubayazıt ovasının müsait yerlerinde buğday, arpa, yem bitkileri ve şeker pancarı yetiştirilmektedir. Tarım, ihtiyacı karşılamak için yapılır. Hayvancılık yaygındır.

Doğubayazıt’ta Gürbulak gümrüğü sebebiyle iç ve dış ticaret; İshak Paşa Sarayı, Beyazıt Kalesi, Ehmed-i Xani, Ağrı Dağı, Nuh’un gemisi ve gümrük kapısı yüzünden’ de iç ve dış turizm çok canlıdır. Şehir merkezinde dünyanın değişik yerlerinden getirilmiş çeşitli eşyaların satıldığı pasaj ve ticaret yerleri çoğalmaktadır. Köylerde özellikle Bardaklı ve Karabulak köylerinde halı ve kilim dokumacılığı gelişmiştir. İlçede mülkiyeti İl özel idareye ait bir yem fabrikası, 1992 yılında faaliyete geçen yüz iş yeri olan küçük sanayi sitesi vardır. MTA. Tarafından ilçede ponza rezervi bulunmuştur.

Büyük Ağrı dağına 15 km. yakında, Türkiye- İran transit yolu üzerinde kurulan şehir, nüfus yönünden Ağrı’nın gelişmiş ikinci ilçesidir. Bunun başlıca sebepleri; sınırda oluşu, Gürbulak gümrük kapısına yakınlığı sonucu iş ve ticaretin gelişmesi, iklimin ılıman oluşu ve hızlı nüfus artışıdır.

Doğubayazıt doğal güzellikler ve tarihi yapılar yönünden zengindir. Ağrı dağı, Meteor çukur, Buz mağarası, Nuh’ un gemisi ile eski Beyazıt kalesi, İshak Paşa Sarayı, Eski Beyazıt cami, Ahmed-i Hani Giriktepe üzerinde bulunan Urartu Krallarından İspuni ve oğlu Menua’nın müşterek idare devirlerine ait olduğu anlaşılan (M.Ö. 815-906 tarihlerine ait) tapınak ve saray kalıntıları bunların ünlüleridir.

Eski Beyazıt’taki Ahmed-i Hani Seslitaş köyündeki halife Yusuf, din uluları olup türbeleri ziyaret edilmektedir.

Doğubayazıt spor 1997-1998'de mahalli küme grup şampiyonu olduğunda, 1998-1999'dan itibaren Türkiye üçüncü ligine yükselmiş ve üçüncü ligde Ağrı'yı temsil etmiştir. Şu an liglerde takımı bulunmamaktadır.

Ağrı'nın Doğubayazıt ilçesinin tarihi [değiştir]

 
Doğubayazıt'ta Gün Doğumu.

Ağrı’nın tarihine ilişkin olarak “Ağrı’nın tarihi” diye anlatılanlar aslında uzun süre il merkezi durumunda olan Doğubayazıt tarihidir. Doğubayazıt’ın İran sınırında Türkiye – İran transit yolunun geçiş noktasında bulunması, tarihi bakımdan buranın önemini artırmıştır. İlçe zengin bir tarihe sahiptir. Eski Bayazıt’ta ve kalede Urartu mezarlarının oluşu, şehrin tarihini çok eskilere dayandırmaktadır. Doğubayazıt’ın ilk kurulduğu yer, Yukarı Bayazıt’taki eski kaledir. Kale Trabzon yolu güzergahında bir gümrük merkezi olarak sürekli gelişimi sağlamıştır. Bayazıt kalesi her devirden izler taşır. Urartular Van’dan Alagöz dağlarına, Gökçe Göl’e kadar uzandığı için Bayazıt, uzun süre onların egemenliğinde kaldı. 625 yılında Aras kıyılarına gelen Hazar Türkleri tarafından zapt edildi.

M.Ö. 250 yılında bölge Pers Krallığı ile Romalılar arasında birkaç defa el değiştirdi. Küçük Arsaklılar (M.Ö. 150 – M.S. 430) çağında Bayazıt Ovasına Gokovit sancağı adı veriliyordu. Burası Digor ile Iğdır kalesindeki çift başkenti de içine almaktaydı. Sonradan belirli aralıklarla Romalılar, İranlılar, Araplar, Bagratlar ve Bizanslıların yönetimine girdi. Alparslan’ın ilk batı seferi sırasında (1064) Kars bölgesi ve Ağrı çevresi ile birlikte, DoğuBayazıt’da Bizanslılar’dan alınarak Selçullular’a bağlı Anışedatları beyliğine (1064 –1200) verildi. 1207 – 1255 arasında bölge, Sökmenlerin eline geçti. 1231 yılında Doğu Anadolu ile birlikte Timur istilasına uğradı. Bölge 1239 yılında Cengizlerin kontrolüne geçti. 1358 yılında İlhanlılar’a varis olan Celayirliler’e geçti!

Moğollar ve onların birer kolu olan İlhanlılar ve Celayırlılar uzun süre buraları otlak ve yayla olarak kullandılar, ordularını beslediler. Mogollular’dan Orgun Han Aladağ’da bir saray yaptırdı. Daryunk hisarı yani Bayazıt eski kalesi yıkılmış olduğundan, yukarı Aras bölgesine egemen olarak Anı Valisi olan Celayırlı Şehzade Bayazıt Han 1374’de Ahlat ve Van bölgesinden gelerek Aras boyuna saldıran Karakoyunlu hükümdarı bayram Hoca (1366-1380) ordusuna karşı şimdiki Bayazıt Kalesi yerine bir kale yaptırdığından o tarihten sonra buraya Bayazıt kalesi denildi. İşte şehrin adının Celayir Oğulları’ndan bu şehzade Bayazıt’tan geldiği sanılmaktadır. Bayazıt sonradan Esinoğulları’na 1368 ve 1382’de Karakoyunlu, 1386 Timur idaresine, 1406’da tekrar Karakoyunlular’ın eline geçti. 1469-1502 arasında Akkoyunlular’a bağlandı. Şaruz savaşından Akkoyunlular’ı yenen Safeviler, bölgedeki etkinliklerini genişletip, (1502-1576) 76 yıl burayı yönettiler.

Yavuz Sultan Selim Çaldıran’a, Kanuni Sultan Süleyman Tebriz’e, IV. Murat İran’a giderken Bayazıt’tan geçmiştirler. Yavuz Sultan Selim komutasındaki Osmanlı Ordusu Çaldıran’a girerken 20 Ağustos 1514’de Bayazıt Ovasının kuzeyindeki Sarısu boyunda Danasazı (Şahlı Gölü) yanında konakladığından Bayazıt Kalesi halkı padişaha bağlılığını bildirdi. Çaldıran savaşından sonra tekrar Osmanlı yönetimine geçen Bayazıt, zamanla İran baskısına uğradı. Yine Osmanlı ordusu Doğu seferine çıktığında (20 Haziran 1543) Bingöl’de konaklayan Baş Vezir İbrahim Paşa’ya kale anahtarını getiren Sünniliğe bağlı yerliler arasında Bayazıtlılar da vardı. Kanuni Sultan Süleyman devrinde Eleşkirt ile birlikte Bayazıt 1578’de Van Beylerbeyliği Sancak Beyleri tarafından fethedilerek, bir sancak halinde Van’a bağlandı. Bayazıt Van beylerbeyliğine bağlı 14 sancak merkezinden biri idi. 1744 yılından sonra Silvan (Farkin) bölgesinden kara-Behlül Bey’in başçılık ettiği Bısyan, Sıpkan, Zilan boy ve oymakları buralara yerleştiler.

Silvanlı Kara Behlül ile soyundan gelenler Bayazıt’ta “Ocaklık” yolu ile sancak beyi oldular. 1590 yıllarında buraların boşalan köylerini şenlendirdiler. 1744’de Avşarlı Nadir Şan’ın saldırısında dağıldılar. Bu dağılmadan sonra sancak beyleri merkezden atanmaya başlanmıştır. Bunların en ünlüsü İshakpaşadır. İshakpaşa 1776-1798 yılları arasında Bayazıt’ta sancak beyi beyliği yapmıştır. İshakpaşa şehrin doğusundaki bir tepeyi yontma taş ile çevirterek içerisindeki İshakpaşa Camii, Saray, Hamam, Külliye medresesi ve diğer bölümleri gibi Anadolu’nun son şaheserini mimarlara yaptırmıştır.

1805’de Napoleon Bonaparte tarafından elçi olarak İran’a gönderilen Amedee Jaurbert sarayda aylarca hapis tutulmuştur. Bayazıt sınırında ve Asya’yı Anadolu’ya buraları da Avrupa’ya bağlayan geçit üzerinde olduğundan birçok kavimin akımına uğramıştır. 15. – 18. yüzyıllarda İranlılar, 1828, 1854, 1856, 1877 – 1878 ve 1818 – 1814’de Rusların işgaline uğramıştır.

Daha önce olduğu gibi 1821 – 1822 yıllarında son İran Kaçarlı akınları Bayazıt’ta çok can ve mal kaybına yol açtı. Ruslar ilk olarak 1856 Paris anlaşmasına göre geri döndüler. 1877-1878 Osmanlı – Rus harbinde 25 Ekim 1877’de Alacadağ bozgunu üzerine Osmanlı ordusu Erzurum’u korumak üzere toplanınca, aynı ayın sonunda Ruslar Bayazıtı ele geçirdiler. 30 Mart 1878 Yeşil Köy anlaşması ile Bayazıt Rusya’ya bırakılmışsa da Berlin antlaşması ile (13 Temmuz 1878) Osmanlıya verilmiştir.

 
93 Harbi'nde Doğubayazıt'ın savunulması

1877 – 1878 harbi sonunda Ruslar çekilirken, Van’dan gelen Ermeniler’e buradakileri de katıp birlikte götürmüş, Gökçegöl’ün batısında yeni kurulan şehre Navo Bayazıt (Yeni Bayazıt) adını vererek oraya yerleştirilmişlerdir. Ermeniler çekilince Van’dan gelen Alay Komutanı Miralay Hüseyin Hüsni Efendi, Bayazıtı teslim aldı. Mutasarrıflığa Kettühdağ oğlu Abdulvahap Efendi tayin edildi. Daha sonra İstanbul’dan tayin edilen Adil Giray Mutasarrıf oldu. Cumhuriyet ilanından sonra mutasarrıflıklar Valiliğe dönüştürüldüğünden mutasarrıf Kamil Bey ilk Vali olarak atandı. Iğdır ve Tuzluca Bayazıt’a bağlandı. 1927 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile Vilayet merkezi Karaköse’ye alınınca Vali Ziya Tekeli Karaköse’ye, Karaköse Kaymakamı Yusuf ziya Bey’de Bayazıt’a atandı. 1934 yılında Iğdır ve Tuzluca buradan alınarak Kars’a bağlandı. Aynı yıl ilçenin adı Doğubayazıt olarak değiştirildi.

Nüfus [değiştir]

İlçenin nüfusu 2008 yılı genel nüfus sayımına göre, 145.555'dür. Bunun 70.265'i ilçe merkezinde, 70.268'sı köy ve kasabalarda yaşamaktadır. İlçe bağlısı olarak merkez hariç olmak üzere ilçe merkezine bağlı; ? belde, ? köy ve ? mahalleden oluşmaktadır. 2002 genel nüfus sayımına göre ilçe merkezinin nüfusu 56.261, köylerin nüfusu 49.493 olup nüfusa kayıtlı insan sayısı 216.500 dür.

 

Patnos, Ağrı ilinin bir ilçesidir.Ağrı il merkezine uzaklığı 82 km dir.Ağrı-van,ağrı-muş,Ağrı-Bitlis yollarının kavşağında kurulmuş olması hızlı gelişmesine neden olmuştur.nüfus yoğunluğu açısından Ağrının en büyük ilçesidir. Düşman işgalinden kurtuluş günü 14 Nisan'dır.

Tarihçe [değiştir]

Patnos Adı [değiştir]

İÖ.7000'den bu yana sürekli bir yerleşme yeri olan Patnos’un adına ilişkin bilgilere ilk hangi kaynaklarda yer verildiğini bilemiyoruz.Konumu itibari ile kavimlerin göç yolunun üzerinde bulunması her kavmin kendi lisanı ile Patnos’a bir ad koyduğunu bilmekteyiz. Yazılı tarihte ise ,Urartu’ların “Aladırı”,Bizans’lıların ise Patnos’a “Patisus” dediklerini biliyoruz.Yerli halkın ve çevrenin “Panos” dedikleri Patnos’un sondaki “s” sesinin yaptığı çağrışım;adın daha çok Bizans’lılardan kaldığı gerçeğini ortaya koymaktadır.

Tarih Öncesi [değiştir]

Patnos,yazılı tarih öncesi çağlardan bu yana, insan topluluklarının uğrak yerlerinden biri olmuştur. Yörede yapılan araştırmalar, bu topraklarda paleolitik dönemden başlayarak kısa süreli yerleşmeler olduğunu ortaya koymaktadır.

Neolitik dönem (yeni taş ) [değiştir]

ilçedeki yerleşmenin Neolitik dönemde de sürdüğünü ortaya koyan belgeler, ilçe sınırları içinde değişik yerlerde bulunan ve ne yazık ki insan eliyle tanınmayacak hale getirilmiş mağara resimlerdir. Bu resimlerin önemli bir bölümünü patnos’un kuzeydoğusunda Mıç, Zomik, Çakırbeg ve hesar köyleri çevresindeki mağaralarda bulunanlar oluşturmaktadır. Bu mağara resimlerindeki anlatımlar, motifler. Patnos insanının, Neolotik Dönemde avcılığın yanı sıra, hayvancılık ve tarımla da uğraştığını ortaya koymaktadır.

Yazılı Tarih Dönemi ( Urartular ) [değiştir]

MÖ 2000'lerde, Patnos’u da içine alan Doğu Anadolu yüksek yaylalarında yaşayan insan topluluklarına ilişkin ilk bilgiler, IÖ XIII. yy'a tarihlenen Asur kralı I.Salmanassar'ın (IÖ 1280-1261) bir yazıtında,Asur krallığıyla savaşan bazı ülkelerden söz edilmektedir. Uriatri etnik bir topluluğun adı olmayıp,Asur dilinde " dağlık bölge" anlamına gelmektedir. Yine, Asur yazıtlarından kralın, Uriatri adı altındaki sekiz ülkeyi ele geçirdiği anlaşılmaktadır. Bu ülkelerin, Van gölünün güneydoğusundaki dağlık bölgede. Büyük Zap suyunun yukarı vadisinde bulunduğu sanılmaktadır. Bir başka Asur yazıtında kral I. Tukultininurtaya'nın yazıtında ise çok sayıda akarsu bulunan bu bölgeye " Nairi Ülkeleri" (Nehirler Ülkeleri) adı verilmektedir. Nitekim, Asur kralı II.Asur Banipal'in IÖ IX. yy'ın ikinci çeyreğindeki egemenlik yıllarından başlayarak, Uriatri, Urartu sözcüğüyle aynı anlamda kullanıla gelmiştir. Buna karşın, " Nairi Ülkesinin kralı" sanı, yöre insanlarının dilinde "Bianili Ülkesinin Kralı" olarak yer almıştır. Urartu dilindeki Kelişin yazıtından da açıkça anlaşılacağı gibi, Urartular (Uratriler- Uriatri Ülkesinin insanları), IÖ IX. yy'den başlayarak, ülkelerini "Biznili Ülkesi" olarak adlandırmışlardır. Ancak, eski Ön Asya'da Urartu adı daha yaygın bir biçimde kullanıldığı için bu ad zamanla, "Bianili" adının yerini almıştır. Asur yazıtlarında belirtildiğine göre, bu dağlık yöredeki topluluklar, IÖ II. Binin ikinci yarısında, birbirinden bağımsız beylikler biçiminde varlıklarını sürdürüyorlardı. Bu durum,MÖ 1000 lere kdar devam etti. Ancak, IÖ IX.yy başlarında, Asur krallığının güneyden gelen ve ardı arkası kesilmeyen yağma seferlerine karşı koymak üzere, Hurri kökenli boylardan oluşan Uriatri (Uratri) ve Nairi federasyonları bir araya geldi, daha sonra Urartu krallığına verilecek olan devlet böyle doğdu.Urartu devleti, IÖ VI.yy başlarına değin, güçlü bir siyasal yapı olarak, Doğu Anadolu Yüksek yaylalarında varlığını sürdürdü. Çekirdeği, Vangölü çevresindeki topluluklardan oluşan krallığın, toprakları IÖ VIII.yy başlarında kuzeyde Transkafkasya'ya, doğuda kuzeybatı İran'a ,batıda Malatya yöresine, güneyde de Halfeti dolaylarına dek uzandı. Doğu Anadolu'da küçük çapta bağcılık, bahçecilik ve tarımla uğraşarak kendine yeterli üretim yapan yerli halk ile avcılık ve hayvancılıkla uğraşan yarı göçebe topluluklar bir boylar federasyonu oluşturuyordu. Bunların merkezi devlete dönüşmesinin de bir başka önemli nedeni de, demiri yaygın olarak işlenmeye başlamasıydı. Gerek daha önceleri, gerekse Urartu krallığının yıkılmasından sonra, bu dağlık yörede başka hiçbir topluluğun güçlü bir devlet kurmayı başaramaması, Urartu devletinin gücünü ve örgütlenme yeteneğini ortaya koyması bakımından anılmaya değer bir olgudur. Kral Aramu,Urartu devletinin başkenti olarak bazı kaynaklarda olduğu gibi Tuşba (Van), değil de ARZAŞKUN denen şehir merkezi kurmuştu. Bu şehrin tam olarak yeri tespit edilememişse de bu şehrin Patnos civarında olduğu sanılmaktadır.yörede kral Menua zamanında imar çalışmaları görülmüştür. Çok sayıda kale ve saray yapılmıştır. Aznavur Tepe, Girik Tepe, Kızılkaya, Kancıklı, Kubik, Dedeli, Değirmendüzü, Bostankaya kaleleri bunlardandır. Tapınak ve antik ismiyle “ALUDİRİ” sarayları da yapılmıştır. Aludiri (Patnos) kuzeye, güneye, güneybatıya, kuzeydoğuya açılan yolların en kritik noktasında yer almış olup bugünde aynı özelliğini korumaktadır. Aznavur Tepe Urartu mimarisinin en önemli eserlerindendir. Tarıma yönelik sulama kanalları bu kalede çokça görülmektedir. Diğer önemli bir sarayda Giriktepe bulunmaktadır. Asur istilasının ardından, kuzeyden gelen Kimmerler de Urartu topraklarına girince, Urartu Kralı II. Rusa Asurlularla iyi geçinmenin yollarını aramış ama krallık, son kez, IÖ 560'ta Medlerin saldırısına uğrayarak ortadan kalkmıştır.

Med Dönemi [değiştir]

Med Krallığının Uvahşatra adıyla da anılan üçüncü hükümdarı Keyaksares'in (IÖ 633-584) başlıca amaçlarından biri, güneybatı komşusu Babil Kralı Nabupolassar (Nabu-apal-usur) ile anlaşarak Asur Krallığının topraklarını, Lidya Kralı Alyattes (IÖ 588-560) ile anlaşarak da, Batı Anadolu'yu paylaşmaktı. Buna göre Mezopotamya, Suriye ve Filistin Babil Krallığına bırakılacak, Dicle ve Fırat'ın yukarı topraklar Med Krallığına, Kızılırmak'ın batısı da Lidya Krallığına kalacaktı. Keyaksares, ilk olarak IÖ 612-609 arasında Babillilerle anlaşarak, Asur topraklarına sürekli saldırılar düzenledi ve Asur başkenti Ninova'yı yağmaladı.Böylece, Mezopotamya tarihinde çok önemli yeri olan bir devlet ortadan kalkmış oldu. Medler Patnos yöresi ile birlikte , Kızılırmak'a dek tüm Doğu Anadoluya hakim oldular(IÖ 585).Urartu devletinin askeri gücünü de yok ederek Pariyadris(Trabzon)dağların güneyinde Melitene (Malatya) ve güneydoğuda Urmiye gölüne dek uzanan büyük bir bölgeyi egemenlikleri altına aldılar. Keyaksares'in ölümünden sonra ,yerine geçen oğlu Astiyag (İştümegü) Güneybatı İran'da Hagmatena'yı (Ekbatan) başkent yaptı. Sert ve baskıcı tutumu ile çevresindeki devlet adamları ve komutanları bile kendisine düşman etti.Bu tutum Med kırallığı içinde geniş bir tepkiye yol açtı ve sonunda Ahameniş Prensi II. Kiros , Med kırallığını yıkarak yeni devlet kurdu(IÖ 550).

Pers Dönemi [değiştir]

Prensliğinin merkezi Passaragd'da kırallığını ilan eden II.Kiros ,kısa sürede güçlü bir devlet örgütü kurdu ve orduyu disipline soktu. Keyaksares döneminde Med toprakları içinde yer alan bütün güney batı İran'ı Patnos’unda içinde bulunduğu Doğuanadolu ve ön Asya'yı sınırlarına kattı. Daha sonra da Lidya krallığı üzerine yürüdü, Kral Korides'i yenerek (IÖ 546) verimli Ege topraklarını, gelişmiş ticaret ve üretim olanaklarıyla Persler'e açtı

Büyük İskender Dönemi [değiştir]

Pers imparatorluğunun iki yüzyıl kadar süren egemenliği, Büyük İskender'in Anadolu'ya çıkışıyla sona erdi.Pers orduları IÖ 332 ve 331'de İskender'e iki kez yenildi.Bu gün Irak sınırları içinde kalan Gayzamela'daki (Erbil) son yenilgiyle,Pers imparatorluğu çöktü.patnos ve çevresi bu dönem içinde içinde Büyük İskenderin yonetimine geçti Büyük İskender,Patnos ve çevresinde İskenderé zuqurneyn adıyla bilinir.zamanında halk arasında yaygın olan bir söylenti günümüze kadar kulaktan kulağa söylenerek ulaşmıştır.O söylenti İskender’in iki boynuzu olduğu söylentisidir.

Selokidler Dönemi [değiştir]

İskender'in bütün Anadolu'da olduğu gibi,Doğu Anadolu ve Patnos yöresindeki egemenliği de kısa sürdü.O ölünce komutanlarından Selevkos ,yine İskender'in komutanlarından Antigonos ve oğlu Demetrios'u Gazze önlerinde yenerek yöreye egemen oldu(Ö 312 ) ve Ortadoğu'da güçlü bir krallık kurdu

Roma Part Çekişmesi [değiştir]

II. Artavasd olarak bilinen Tigran 'ın ölümünden sonra yerine geçen III. Artavasd, Araks Krallığı'nın Roma'ya bağlı vasal bir devlet olmasını kabullendi. Bu arada, Partlar, Roma'ya rakip bir devlet olma özelliklerini koruyorlardı. Nitekim, Part süvarileri, İÖ. 53'te, Romalı komutan Krassüs-III. Artavasd birleşmesini etkisiz durama getirerek Harran Ovasına dek ilerlediler. Romalıların simgesi olan ünlü "Roma Kartalı" Part Kralı İborodes'in eline geçti. Öte yandan, Akaros önderliğindeki bir başka art ordusu da Antakya'ya girdi ve Suriye'yi tehdit etmeye başladı. Artavasd, güçleri dengesinin Partlar'dan yana değişmesi üzerine, bu kez de Romalılar'ın karşısında, Partlar'ın yanında yer almıştı. Ne var ki, bu durum da uzun sürmedi ve Roma İmparatoru Antonius'un komutanlarından Bassüs, IÖ 38'de Part ordularını Antakya yakınlarında yenerek geri çekilmeye zorladı. Bununla birlikte, Partlar'ın direnmesi üzerine, Bassüs'ün orduları Atropaten topraklarına ulaşamadı. Bu arada, Partlar da Araks Devletinin başındaki Artaksias sülalesini devirip, Atropaten önlerindeki duraklama sırasında güç toplayan Romalılar ise, Partların daha fazla güçlenmesini önlemek için, Tiberius komutasındaki bir orduyla Araks Devletinin topraklarına girerek part etkisine son verdiler. Partlar, patnos’un da içinde bulunduğu yukarı Murat ve Araks (Aras) yörelerinde Roma üstünlüğünü tanımak zorunda kaldılar (IÖ 20).

Arsaklılar Dönemi [değiştir]

Başında Arsaklılar'ın bulunduğu Araks Krallığı çeşitli bölgelere ayrılmıştı. Bunlardan Vangölü çevresini kapsayanı Tuspay adıyla anılıyordu. Van yöresindeki Karduklar, Arami kökenli oymaklar ve Med kalıntılar, Arzeruni sülalesinin üstünlüğünü tanıyorlardı. Araks Krallığı, gerek Arzeruniler'e gerekse onlara bağlı oymaklara görece özerklik vermişti. Nitekim, bu oymaklar bir süre sonra Gordiene adı altında bir krallılk kurdular ve bu bölgeye Asurlu topluluklarla, Filistin'den getirilen bir bölüm Yahudiler yerleştirildi.Filistinden getirilen Yahudiler daha güneyde yerleştirildikleri için Patnos ve çevresinde varlık gösterememişlerdir. Gerek Gordiene'de gerek Araks devletinde, halk Kafkas kökenli Albaniler'de ve İberler'de olduğu gibi, kastlara bölünmüş değildi. Bununla birlikte, toplum "Azat" denilen toprak soyluları ile "Şınakan" denilen bağımlı köylülerden oluşmaktaydı. Toprağı işleyen şınakanlar azatlara ürün-rant ödemek ve savaşlara katılmak zorunda idiler. Azat ailelerinin başında sahap (satrap) denilen beyler vardı. Toprak, soylu ailelerde, kalıtım yoluyla babadan oğula geçirdi. Ülkede gerçek yetkeyi, toprak tekelini elinde tutan bu sahaplar temsil ediyordu. Toprak soylularının gerek kendi aralarındaki çekişmeleri, gerekse kral sülaleleriyle olan savaşımları nedeniyle yöreye sürekli bir gerginlik ve çatışma egemendi. Bu çatışmalar, Roma ve Part egemenliği altındaki dönemlerde bile varlığını korudu.

Sasaniler Dönemi [değiştir]

MS III.yy başlarında Part Devletinin yerini Sasanlılar alınca, patnos yöresinde yoğunlaşmış olan Roma-Part çatışması sona erdi ve bu kez Roma-Sasanlı savaşımı başladı. 150 yıl kadar süren bu çatışmalar, İS 387'de yapılan bir antlaşmayla durulur gibi olduysa da, Roma'nın ikiye bölünüp, Ön Asya'nın Doğu Roma (Bizans) sınırları içinde kalmasından sonra (MS 395) yeniden alevlendi. MS VII. Yy'a değin süren bu çatışmalarda, Ön Asya'nın güneydoğusunda ortaya çıkan Hıristiyan Nasturilik Mezhebinin büyük bir rolü oldu. Önceleri, Bizans İmparatorluğunca Sasanlılara karşı silah olarak kullanılan Nasturilik olayından, VI.yy sonrasında Sasanlılar da yararlandılar. Doğu Roma Kilisesine karşı bağımsızlığını ilan eden Nasturi Kilisesine arka çıkarak, Bizans'ın yöredeki etkinliğini kırdılar. Bu yüzyıl sonunda Bizans topraklarında bir sefere çıkan Sasanlı Hükümdarı II.Hüsrev, 605'te Kayseri'yi alarak Bizans içlerine ilerledi. Bir süre sonra geri çekildi ama, Kilikya ve Kuzey Suriye'ye dek bütün Doğu Ön Asya toprakları elinde kaldı. Ancak VII. yy'daki Müslüman Arap akınlarıyla birlikte bu etkinlik giderek azaldı.

İslam Uygarlıkları Dönemi [değiştir]

Halife Ömer döneminde (634-644) Arapların ve birlikleri hemen tüm Doğu Anadolu'ya akınlar yaparken önemli bir geçiş noktası olan Patnos ve çevresini ele geçirmek istemişlerdi. 645'te Halife Osman'ın komutanlarından Emir Habib bin Mesleme de Doğu Anadolu'ya akınlar sırasında böyle bir çaba göstermedi. Bunda yörenin konumu kadar, Arap askerlerinin soğuk iklim koşullarına dayanamamalarının da etkisi olmuştur. Bu durum, Emeviler ve Abbasiler Döneminde de değişmedi.

Selçuklu Ve Osmanlı dönemi [değiştir]

Selçuklular ve Osmanlılar döneminde stratejik konumunun oluşturduğu şartlar: Patnos’un hep önemli bir merkez olma özelliğini ön planda tutmuştur. 1533’te Erzurum Beylerbeyliğinin Malazgirt Sancağına bağlı iken 1865’ te eyalet, liva , kaza, nahiye, köy sistematiği uygulamaya konuyor. Buna göre Patnos, Erzurum Eyaleti, Bayazıt Livasının 7 kazasından biri durumuna geliyor. 1867’de “Vilayet Nizamnamesi” uygulamaya konulmasıyla Patnos; Erzurum Vilayeti, Bayazıt Sancağı, Antab (Tutak) Kazasının bir nahiyesi olmuştur. Bu dönemde Patnos’ta 250 hane, 1 dükkan, 1 han, 1 cami, 1 medrese, 2 kilise ve biri Hristiyan ikisi İslam olmak üzere 3 Sıbyan Mektebi bulunmaktaydı.

Cumhuriyet Dönemi [değiştir]

Osmanlı kayıtlarında “Batnus” şeklinde adı geçen Patnos; ilçe olana kadar fazla bir önem kazanmamıştır. 1936’ da Malazgirt İlçesinin Sultanmut (Doğansu), Ahlat İlçesinin Aktepe (Sarısu) ve Erciş İlçesinin Dedeli Bucaklarının birleştirilmesiyle ilçe statüsüne geçmiştir. Günümüzde 92 adet köyü ile yaklaşık 1421 kmª’lik bir idari etki alanına sahip olan ve hızla nüfuslanmakta olan bir şehirdir. Turgut Özal’la başlayan il olma sürecine etkin olarak katılan , T.B.M.M. oturumlarının 2 sinde il olma konusuyla gündeme gelen Patnos: O dönem gazetelerinde il olmayı bekleyen ilçeler arasında yerini alarak komşu ilçeleri kıskandırmayı başarmıştır

Nüfus [değiştir]

İlçenin nüfusu 2007 yılı itibariyle, 140.490'dir. Bu nüfusun 90.121'i ilçe merkezinde, 53.359'u ise köy ve kasabalarda yaşamaktadır. Yüzölçümü 1.424 km2'dir.

İlçeye bağlı; 1 belde, 91 köy ve 16 mahalle bulunmaktadır.

Yıllara göre ilçe nüfus verileri
Yıllar Merkez Köyler Toplam
2007 90121 50359 140490
2000 71829 63271 135100
1997      
1990 33759 51939 85698
1985      
1980      
1975      
1970      
1965      
1960      

Dış bağlantılar [değiştir]

  • Patnos Belediyesi
  • Patnos Kültür Sitesi

 

Diyadin, Ağrı ilinin bir ilçesidir.

Meya Mağaraları mevcuttur. Tendürek Dağı eteklerine yakın kurulu ilçe kaplıcaları ile meşhurdur. İnsanlar geçimini genelde hayvan ve tarım işleriyle sağlar halkın büyük birkısmı yoksulluk yaşamaktadır.

Diyadin ismini zamanın padişahı Ziyaeddin'den aldığına dair söylenti Şerefname'den bu yana birçok kaynakta zikredilmiştir. Oysa tarihi kaynaklarda bu isimde bir padişah yoktur. Yerel halk Kürtçe konuşur ve Diyadin değil "Giyadin" derler. İlçe de aşırı derecede töre ve aşiretçilik gözükür. İlçe deyim yerindeyse doğuda aşiret siyasetinin en çok kızıştığı yerdir.

1. Dünya Savaşı sırasında yaklaşık üç yıl Rus işgalinde kalmış ve 14 Nisan 1918'de tekrar Türk yönetimine girmiştir.

Nüfus [değiştir]

İlçenin nüfusu 2000 yılı genel nüfus sayımına göre, 40768'dür. Bunun 13320'i ilçe merkezinde, 27448'sı köy ve kasabalarda yaşamaktadır. Yüzölçümü ise 845 km²'dir.

İlçe bağlısı olarak merkez hariç olmak üzere ilçe merkezine bağlı; ? belde, ? köy ve ? mahalleden oluşmaktadır.

Yıllara göre ilçe nüfus verileri
Yıllar Merkez Köyler Toplam
2007      
2000 13320 27448 40768
1997      
1990 9569 28844 38413
1985      
1980      
1975      
1970      
1965      
1960      

Dış bağlantılar [değiştir]

  • seninsite.com - Ağrı haber portalı


 

Taşlıçay, Ağrı ilinin bir ilçesidir. Türkiye İran transit yolu üzerinde, Murat nehrinin kuzey kıyısında kurulmuştur. Doğudan Diyadin ve Doğubeyazıt, kuzeyden Tuzluca, batıdan Ağrı ve Hamur, güneyden Erciş ile çevrilidir. Alanı 798 km kare, deniz seviyesinden yüksekliği 1660 m. dir.

Ağrı’nın orta kesiminde yer alan ilçenin büyük bölümü 2000 metreden yüksek dağlarla kaplıdır. Kuzey ve güneyde uzanan dağlar, orta bölümünde Murat vadisi ile ayrılır. Arazi volkaniktir. Kuzeyini Aras Güneyi sıradağlarının üzerindeki Perili dağının güney uzantıları ve Ziyaret tepesi (2800 m), güneyini Aladağ, güney batı kesimini de Kandil dağının doğu bölümü ile çevrilidir.

İlçe’nin en yüksek noktası, güneydeki Aladağ üzerinde bulunan Muratbaşı (Koçbaşı) (3510 m) dağıdır. Diğer yüksek noktaları şunlardır: Kuzeyde Ziyaret tepesi 1800 m., Balık gölü dağı 3159 m., güney doğuda Rüzgar tepesi 2828 m., güney batıda Kandil dağı 2750 m. çevresindeki dağlık alanlardan alçak olan orta bölümdeki dalgalı düzlükler, çöküntü alanı ve Murat’ın aşındırdığı yerlerdir.

Bir yayla görünümünde olan bu orta bölüm, tarıma en elverişli alandır. Buraya Taşlıçay ovası da denir. ilçe’de kara iklimi egemendir. Yazlar sıcak, kışlar soğuk ve kar yağışlı geçer. Yüksek yerlerde kar kalınlığı 1 metreyi bulur. Aladağ’ın 2700 m.den yüksek yerleri kalıcı kar ve buzlarla kaplıdır. Yağmurlar ekseri ilkbahar ve sonbaharda görülür. Kışın yağan kar, nisan ayı başına kadar yerde kalır. Doğal bitki örtüsünü ağustosa kadar yeşil kalan otluklar teşkil eder. Orman yoktur, sadece Murat nehrinin kıyısındaki çalılıklar vardır.

İlçe’nin en önemli akarsuyu doğu-batı yönünde akan Murat Nehridir. Murat suyu kuzey ve güneydeki dağlardan kaynaklanan derelerle beslenir. Murat nehrine kuzeyden Boti çayı, Büyük çay, Mirzehan çayı; güneyden Kubik çayı, Geldüş suyu ve Didem çayı karışır. Bu sular ilkbaharda karların erimesi ve yağmur sayesinde oldukça gür akarlar. Taşteker regülatörü hariç, Murat’tan sulama işlerinde faydalanılmaz. Sinek ve Aladağ’ın yüksek kesimlerinde görülen ve yazın sulak çayırlarla yeşillenen yaylalar önemli hayvancılık alanlarıdır.

Buralara çoğunlukla Doğubeyazıtlılar yaylaya çıkar. Yaz mevsimlerinde yaylalar geçici birer köy yerleşmesi ve mesire yeri görünüşü yansıtır. Türkiye’nin en yüksek göllerinden biri olan Balık gölünün yarısı Taşlıçay’ın sınırları içindedir. Bu set gölünde sazan ve alabalık bulunur; gölün ve çevresinin manzarası ilgi çekicidir. Burası mesire yeridir. Kuzeydeki perili dağın yamaçlarında, yanı balık gölüne yakın yerlerde Sodo, Tırşo ve Turna buzul gölleri yer alır.

Halk Tarım ve Hayvancılıkla geçinir. Taşlıçay, Güneyde Aladağ, kuzeyde Sinek yaylalarının birbirine çok yaklaştığı alanda olduğundan arazisi engebelidir. Bu yüzden tarıma elverişli yerleri azdır. Bu durum, ekonomiyi engellemiştir. şeker pancarı ekilir, tahıl tarımı, kuçuk ve büyük baş hayvancılığı yapılır. Yerli ırk sığır ile Morkaraman koyun beslenir. Süt, peynir ve yağ üretimi önemlidir. Hayvan ürünleri ve canlı hayvan ticareti yapılırsa da, bunların çoğu Ağrı’da pazarlanır. Son yıllarda kümes hayvancılığı, besicilik ve arıcılık gelişmiştir. çok koyun beslenen dağ köylerinde halı, kilim, yastık gibi dokumanlar yapılır.

Ekonomi [değiştir]

Az da olsa meyve yetiştirilir, Bostan ekilir. iklimin sertliği nedeniyle bitkisel üretim çeşitlenmemiştir. Taşlıçay ilçe olduktan sonra yavaş yavaş gelişmeye başladı, fakat yetersiz kaldı. Köy sayısının azlığı, Ağrı’ya yakınlığı ve halkın ekonomik gücünün sınırlı oluşu yüzünden ticaret hayatında durgunluk gözlenmektedir. ilçe maden yönünden de fakirdir.

M.T.A. tarafından Murat nehri kıyısında maden suyu kaynağı tespit edilmiştir.

Tarihçe [değiştir]

İlçe merkezinin güneyinde bulunan höyük, buranın eski bir yerleşim merkezi olduğu izlenimini vermektedir. Ancak Taşlıçay’ın tarihine ilişkin yeterli bilgi yoktur. Aşağı Toklu, çöğürlü, Tanrıverdi köylerinde küçük çapta kaleler varsa da tahrip edildikleri gibi, tarihi kaynaklarda adları geçmemektedir.

Taşlıçay’ın en eski tarihe sahip yeri, Taşteker (üçkilise ya da Dıra Fılla) dir. Taşlıçay Diyadin arasında Murat nehrinin güney kıyısındaki bu köyün tepesinde Urartuların Güneş tapınağıve 2000.metre rakımda 4x3ve3 metre derınlıkte süt deposu bulunmaktadır kiliseye ait binlerce koyun burada sağılıp 25cm boyutunda yer altından döşenmiş borularla köyün içine Kiliseye akıtıliyormuş(Dırka fılla). Buraya, XIX. yüzyıl Osmanlı - Rus savaşlarında Ruslar tarafından yerleştirilen Ermeniler de bir manastır yapmışlardı.Manastır Ermenilerin burayı terk etmelerinden sonra yıkılmış ve enkazından elde edilen taşlarla şimdiki il merkezinde bulunan Ağrı merkez camii inşa edilmiştir. Nuh’un mezarının da burada olduğuna ilişkin bir söylenti vardır. Urartulardan sonra ilçe toprakları Sakaş, Karduk ve Arsaklı Türklerinin, Romalıların, Sasanilerin kontrolünde kaldı. 750’den itibaren Abbasilerin egemenliğine giren bölge, içte bağımsız idarilerce, dıştan Abbasilere bağlı yönetildi. Murat vadisindeki yol güzergahında bulunan ilçe torakları, birçok kavmin ve Türk akıncılarının geçiş yolu oldu. 1064’te Selçuklu Türklerinin eline geçti, 1071 Malazgirt Zaferinden sonra Selçuklu Devletinin sınırları içinde kaldı. 1243 Kösedağ Savaşından sonra ilhanlıların, bunların da Anadolu’dan çekilmesiyle; Celayirlilerin, Timur’un, Karakoyunlu ve Akkoyunlu Türkmen devletlerinin yönetimine girdi. 1502-1514 yılları arasında Safevilerin eline geçti.

çaldıran Zaferi (1514) ile birlikte Osmanlı topraklarına katıldı. iran Safevilerinin sınır tecavüzleri sonucunda 1578’te tekrar geri alındı. 1585 tarihli Osmanlı Mufassal Tapu defterinde gösterilen şelve Sancağının dört nahiyesinden biri Kumluca’dır. Taşlıçay, 1828-1829, 1854-1856, 1877-1878 Osmanlı Rus savaşlarında Rus işgaline uğradı. 1885’te asayiş karakolu kuruldu. 1892’de bucak merkezi oldu. Birinci Dünya Harbinde yeniden Rus işgaline uğrayan ilçe, 1917’de Rusların geri çekilmesiyle Ermeni zulmüne maruz kaldı. önceleri Diyadin’e bağlı Aşağı Taşlıçay adıyla bir bucak olarak yönetilirken 4.3.1954 tarih ve 6324 sayılı kanunla ilçe yapıldı.

Nüfus [değiştir]

İlçenin nüfusu 2008 yılı genel nüfus sayımına göre, 23421'dür. Bunun 5700'i ilçe merkezinde, 17721'sı köy ve kasabalarda yaşamaktadır. Yüzölçümü ise 845 km²'dir.

İlçe bağlısı olarak merkez hariç olmak üzere ilçe merkezine bağlı; ? belde, 36 köy ve 4 mahalleden oluşmaktadır.


 

Yıllara göre ilçe nüfus verileri
Yıllar Merkez Köyler Toplam
2008 5700 17721 23421
2000 5180 16659 21839
1997      
1990 4555 17421 21976
1985      
1980      
1975      
1970      
1965      
1960      

Dış bağlantılar [değiştir]

  • Taşlıçay Devlet Hastanesi
  • YerelNET

Tarih [değiştir]

İlçe bağlısı olarak merkez hariç olmak üzere ilçe merkezine bağlı; 3 belde, 61 köy ve ? mahalleden oluşmaktadır. 1840 rakımlıdır Düşman işgaliden kurtuluş günü 16 Nisan olarak kutlanır.Halkı çoğunluğunu kürtler oluşturmakla birlikte ilçede ve yörede Türkler yaşamaktadır. 1926 yılına kadar ilçe merkezinin şimdi köy statüsünde olan toprakkale tarafında olduğu söylenmektedir. daha sonra trabzon iran transit yolu eleşkirt ten(zetkan) geçince ilçe merkezi buraya taşınmıştır.Büyük Dengbej "Evdalé Zeynike" burada yaşamıştır.sürmeli mehmet paşanın özel şairi idi.1700 yıllardan yapılmış köyün ilk camisi halen ibadette açıkktır.Toprakkale Köyü’ndeki bu camiyi Abdülakif Oğlu Mirza Bey 1687 yılında yaptırmıştır.

Nüfus [değiştir]

İlçenin nüfusu 2000 yılı genel nüfus sayımına göre, 48892'dür. Bunun 15339'i ilçe merkezinde, 33553'sı köy ve kasabalarda yaşamaktadır. Yüzölçümü ise 1.559 km²'dir


 

Yıllara göre ilçe nüfus verileri
Yıllar Merkez Köyler Toplam
2007      
2000 15339 33553 48892
1997      
1990 9871 31877 41748

Eleşkirt Türküsü [değiştir]

Konma Bülbül Konma Nergis Daline

Konma bülbül konma nergis daline
Öldürürler aman bir yar yoluna
Ben de kurban olam fidan boyuna

Demeyin demeyin aman yarin vuruldi
Kanı duruldu Köye duyuldu
 

Eleşkirt'ten çıktım yüküm eriktir
Açmayın yaremi delik deşiktir
Benim sevdiceğim taze feriktir
 

Dış bağlantılar [değiştir]

  • Eleşkirt
  • Kadastro durumu
  • Türkiye İstatistik Kurumu

Tarihi [değiştir]

Tutak Doğuanadolu bölgesinin yukarı Murat bölümünde yer alan Ağrı İline bağlı tipik bir Anadolu İlçesidir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde Van Eyaletinin Beyazıt Sancağına bağlı iken 1919 yılında ilçe statüsü kazandırılmış ve 1927 yılında merkezi Karaköse olarak Ağrı İline bağlanmıştır.

Yörenin tarihi konusunda elde edilen bilgiler M.Ö. XV'nci yüzyıla kadar uzanmaktadır. Bu yıllarda bölgenin Hurri - Mitani Krallığının kuzeydoğu ucunu teşkil ettiği, ancak ; esas egemenliğin Urartularda olduğu görülür. (Urartular Van merkez olmak üzere Doğuanadolunun büyük kısmını uzun yıllar ellerinde tutmuşlardır.)

Tutak M.Ö. VIII. Yüzyıl sonlarında İran da hüküm süren Medlerin hakimiyetine girer. Medlerin egemenliği perslere yenilmesi ile sona erer ve Persler bölgeye hakim olurlar. M.Ö.331 yılına kadar devam eden Pers egemenliği İssos muhaberesi ile sona erer ve bölge İskender İmparatorluğuna katılır. Büyük İskender ve generallerinin devirlerinden sonra Pers İmparatorluğunu yeniden canlandıran Partların eline geçer.

M.S .1. ve 2. Yüzyıllarda Romalılar Anadolu'nun büyük bir kısmını ele geçirirler. Bölge zaman zaman Romalılarla Partların mücadelesine sahne olursa da Romalılar Fırat nehrinin doğusunda egemenlik kuramazlar. M.S. 3.Yüzyılda Partlar yerlerini Sasani İmparatorluğuna bırakırlar. Sasanilerin mücadeleleri Romalılar ile sürer. 642 yılında Sasani İmparatorluğuna son veren İslam orduları bölgeye hakim olurlar. VIII. Yüzyıl ortalarından itibaren islamiyeti kabul eden Türkler, Abbasiler devrinde İslam Ülkelerine yerleşmeye ve Anadolu'ya akın etmeye başlarlar. Bu akınlara son vermek üzere yola çıkan Bizans ordusu 1071 yılında Alparslan komutasındaki Türk ordularıyla Malazgirt Ovasında karşılaşırlar. Bu savaş Bizans ordusunun kesin yenilgisiyle sonuçlanır. Anadolu kapıları Türklere tümüyle açılmış olur. Malazgirt Meydan Savaşından sonra bölgeye bir müddet Celalettin Harzemşah daha sonra Moğollar hakim olurlar. Moğolları takip eden bölge sırasıyla İlhanlıların, Celayiroğullarının (1345) Timur İmparatorluğunun, Karakoyunluların ve Safevilerin yönetiminde kalır Yavuz Sultan Selimin 1514 Çaldıran seferiyle Osmanlı topraklarına katılan bölge İran'la olan Kasr-ı Þirin Antlaşmasıyla (1639) kesinleşir.

1877-1878 Osmanlı-Rus savaşlarında Rusların işgaline uğrayan bölge 1878 Ayastefanos Anlaşmasıyla tekrar Osmanlı topraklarına katılır.1877 Osmalı-Rus savaşı sırasında Osmanlı Devleti Alay Komutanı olarak Hacı İsaoğlu Miralay Abdulkadir Beyi Komutan olarak Tutak'a atar ve kandisine Kılıç Gediği yaylası ve İsa Abat köyünü iskan etmesi emrini verir.

Tutak adının nereden geldiği konusunda üç ayrı iddia vardır. Bunlardan birincisi Farsça'dan alındığı ve iki anlamına geldiği ve sonradan bu deyimin Tutak olarak değiştirildiği yolundadır. İkincisi yöreye ilk gelen Türkler tarafından tutulan yer anlamında Tutak dendiği savıdır. Üçüncüsü ise yörenin adını Alparslan ordusu komutanlarından olup, bu yörede konaklayan Tutak Beyinden dolayı İlçeye Tutak dendiği savıdır. Yörenin yakın çevrece özellikle Kars ve Erzurum çevresinde Antep adıyla anıldığı bilinmektedir. Antep adının Güneydoğu İllerimizden Gaziantep'le bir ilişkisinin olup olmadığı konusunda bilgi edinmek mümkün olmamıştır.

Birinci Dünya savaşı sırasında Rus işgaline uğrayan bölge mahalli direnmeler devam ederken 1918 de Rusların geri çekilmesi ile işgalden kurtulmuştur.

Tutak ismi olarak M.Ö. XV tarihlerine rastlanır. Hurriler döneminde verilmiş olup, Urartu ve Med kaynaklarından da mevcuttur. TU-(iki veya tavlada dü şeş burdaki dü ekinin sertleşmesi halidir) TU-TAK Tak eki ise yine türkçeye uyum göstermiştir zamanla d Tye ğ Kye dönüşmüştür. yani Tutak Tu-tak (tu-iki, tak-mahalle) Tu-du, tak-tağ ikimahalle anlamındadır.

Özellikle açıklamada geçen Erzurum ve Kars tarafının bu ilçenin bulunduğu bölgeye antep adının vermesi çok ama çok isabetli bir bilgidir. Halk hala bu civara antep adını verir. Kesinlikle G.Anteple alakası yok. hatta burdaki antep değil ıntap dır. türkçe değildir.

Coğrafi yapısı [değiştir]

Deniz seviyesinden 1535 metre yükseklikteki ilçemizin alanı 1562 Km². dir. Yörenin toprakları yüksek yayla karakterinde ve oldukça engebelidir. Kışlar uzun ve sert, yaz mevsimi ise kurak geçer. Yağışlar genellikle kış aylarında ve kar şeklinde düşer. Çok kısa süren ilkbaharda istikrarsız sağanak şeklinde yağmurlar görülür. Fırat'ın iki önemli kolundan biri olan Murat ırmağı ilçemizin merkezinden geçer. İlçemizin topraklarını kuzeydoğudan, güneybatı istikametine doğru boydan boya kat eden Murattan başka Arabalı, Esmer, Atabindi, Karahalit, Çelebaşı dereleri gibi irili ufaklı akarsuları vardır.

Esmer köyü piknik ve mesire alanı olarak en güzel yerlerin başında gelir. Etrafı ağaçlarla çevrili iki dere köyün hemen altında birleşerek yaklaşık 500 m ilerideki murat nehrine karışır. Ayrıca Palandöken köyü billur su kaynakları açısından ender yerlerden biridir. Verimli topraklara sahiptir.

İlçemizin kuzeyi Kılıçgedik ve Rutan dağları ile çevrilidir. Doğuda Aladağlar, güney ve güneybatıda Kartevin(olgun sevgili) dağları, batıda (Karayazı ile hududumuzda) Elmalı yer alır.

Bölgemizde orman yoktur, yer altı zenginlikleri konusunda ise bilimsel bir araştırma yapılmamıştır.

Tutak; kuzeyde Eleşkirt, doğuda Hamur, güneybatısında Malazgirt, batısında Karayazı, güneyde Patnos ilçeleri ile çevrilidir.

Nüfus [değiştir]

İlçemizin toplam nüfusu 2000 genel nüfus sayımı sonuçlarına göre 34596 dır. Bu nüfusun 6751'i ilçe merkezinde, 27845'i ise köylerde yaşamaktadır. Bu duruma göre toplam nüfusun % 80'inin köylerde % 20'si ise ilçe merkezinde bulunmaktadır. Km2 ye göre nüfus oranı ise 1990 nüfus sayımında 21 kişi, 1997 nüfus sayımına göre 20 kişidir. Sayım sonuçlarından da görüleceği gibi 1990 ve 1997 yılları nüfus sayımlarında köy ve merkez nüfusunda azalma görülmektedir.

Nüfusun mesleklere göre dağılımı konusunda elimizde resmi istatistiki resmi rakamlar mevcut değildir. Ancak; çalışabilir nüfusun büyük çoğunluğunun (tahminen %85 inin) hububat, ziraat ve hayvancılıkla iştigal ettiği kesin olarak bilinmektedir.

Yıllara göre ilçe nüfus verileri
Yıllar Merkez Köyler Toplam
2007      
2000 6751 27845 34596
1997      
1990 4599 29347 33946
1985      
1980      
1975      
1970      
1965      
1960      


İlçe merkezinde 185 ticari işyeri vardır. Esnaflık, Tüccarlık ve Devlet Memurluğu ile geçimini temin eden ilçe nüfusunun geri kalanı da tarım ve hayvancılıkla uğraşmaktadır.

İdari durum [değiştir]

İlçe merkezi 3 mahalle, köyler ise 80 köy muhtarlığı ve 19 mezradan oluşmaktadır. Köyler küçük birimler halinde dağınıktır. Ortalama 1,5 km² ye bir yerleşim birimi düşmektedir.

İlçenin Resmi Kuruluşları Merkezi İdarenin taşra örgütlenmesine uygun olarak yer almıştır. Kasım 1980 tarihinde Hükümet Binasının hizmete girmesi ile kiralık yerlerde hizmetlerini sürdüren Kamu Kuruluşlarıyla idarede birlik bütünlük ve koordinasyon sağlanmıştır. İlçe Hükümet Binasında Kaymakamlık, Yazı İşleri Müdürlüğü, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı, Mal Müdürlüğü, Nüfus Müdürlüğü, Tapu Sicil Müdürlüğü ve Adliye yerleşmiştir.

İlçe Tarım Müdürlüğü, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, Müftülük, Öğretmen Evi, İlçe Jandarma Komutanlığı, Askerlik Þubesi Başkanlığı, Sağlık Merkezi ve Sağlık Ocağı Tabipliği, Özel İdare Müdürlüğü, Posta İşletmesi Müdürlüğü, T.C. Ziraat Bankası Þube Müdürlüğü, Halk Eğitim ve Akşam Sanat Okulu Müdürlüğü, Belediye Başkanlığı ve Emniyet Amirliği kendi binalarında hizmetlerini sürdürmektedir. TEDAÞ İşletme Þube Þefliği Özel İdare İş hanında kirada hizmetini sürdürmektedir. Devlet yönetimi ile halk arasında ilişkiler son derece olumlu düzeydedir. Vatandaş hiçbir aracıya ihtiyaç duymaksızın her türlü hakkını Devlet nezdinde arayabilecek inanç ve kanaati içerisindedir. Yörenin sosyal yapısı dikkate alındığında vatandaşlar arasında ayrım yapıldığı yolunda şüpheler yaratabilecek davranışlardan kaçınılması hususunda daire amirlerine kesin talimat verilmiş olup, bu konu titizlikle takip edilmektedir. Vatandaş talebinde haksız olsa bile Devlet Dairelerinden uygunsuz davranışlarla geri çevrilmesi söz konusu değildir. Talebinin yerine getirilmeme sebebinin talep sahibine izah edilmesi hakkını başka makam ve mercilerde araması gerekiyor ise kendisine yol gösterilmesi prensip edilmiştir.

Sosyal durum [değiştir]

Konut [değiştir]

İlçe merkezinde evler genellikle taş ve briketten yapılmıştır. Bunun yanında betonarme binalarda yapılmaya başlanmıştır. İlçede konut sıkıntısı had safhadadır. Köylerimizdeki konutlar ise istisnalar dışında tümüyle ilçe merkezinin aynıdır.

Sosyal yaşantı [değiştir]

Sosyal yaşantı durgun, gerek sosyal münasebetlerin türü gerekse zaman açısından sınırlıdır. Geçmişte can ve mal güvenliği açısından yaşanan endişeler vatandaşların birbirlerine ve çevreye güvenini sarsmış, sosyal ilişkuytugyujygjıuiler sınırlı konulara indirgenmiştir. Gece hayatı yok denecek kadar az olup kahvehanelerde basit eğlence ve köy kahvesi havasındaki sohbetlerden ibarettir. Köylerde bahar eğlenceleri, köy sohbetleri, düğünlerdeki geleneksel eğlenceler eşsizdir.

İş ve çalışma hayatı [değiştir]

İlçe merkezi nüfusunun büyük bir kısmı tarım ve hayvancılıkla uğraşmaktadır. Bir kısmı ise esnaflık, Zanaatkarlık, Tüccarlık, Devlet Memurluğu ile geçimini temin etmektedir.

İlçemizde iş imkânı sağlayacak herhangi bir sanayi kuruluşu mevcut değildir. Bu konuda gerek resmi gerek özel sektörün teşebbüsü de yoktur. Köylerde yaşayan nüfusun tamamı tarım ve hayvancılıkla uğraşmaktadır. Aslında verimli topraklar açısından Tutak bölgesi Iğdır ovasıyla benzer özellikler gösterir. yukarda belirtilenlerin yanısıra ilçemizde nakliye sektöründe isim yapmış köyler bulunmaktadır bunların en büyüğü Milan adıyla bilinen yeni ismi oğlaksuyu olan köydür köyde tahmini olarak 500 den fazla tır bulunmaktadır.Ayrıca meter(damlakaya)ve bayındır köyleri de nakliye sektöründe ön planda olan köylerdir.uluslararası v e yurt içi çalışan şirketler vardır.bayındır köyünün istanbul merkezli ÖZAYLAR , AYLAR adında şirketleri de yurt dışı çalışmaktadır. Milan köyünün merkezi mersin olmak üzere AYTAŞLAR,ŞENGÜLLER gibi Uluslar arası nakliye şirketleri bulunur. Bu şirketler her ne kadar büyük kuruluşlar gibi görünse de köylerinin çoğunda adam akıllı bir yol ve su şebekesi olmaması düşündürücüdür. Yöre halkı bölgeye yatırım yapmakta çok çekingen davranmaktadır. Bu sebeple bu nakliye şirketlerinin etrafa hiçbir hayrı yoktur.

Hizmet durumu [değiştir]

Millî Eğitim Hizmetleri [değiştir]

İlçe Millî Eğitim Müdürlüğünde 1 Müdür, 1 Þube Müdürü, 1 Personel Þefi, 1 Memur, 1 Þoför ile 2 Hizmetli görev yapmaktadır. İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü hizmetini kendi binasında yürütmekte olup, İlçemiz Köylerine Hizmet Götürme Birliğine ait 2 adet lojman tahsis edilmiştir.1993 _94 mezunlarınının tutak lisesinde bulunmamaktadır ağrı dışından işlem yapamıyoruz lütfen eklermisiniz genelde diploma numaraları lazım oluyor

Tutak ilçsi 2002-2003 eğitim ve öğretim yılı içerisinde okulların durume [değiştir]

  1. - İlçe Merkezinde İlköğretim Okul Sayısı ( 1' i YİBO) : 4
  2. - Köy ve Mezralarında bulunan Toplam İlköğretim Sayısı : 80
  3. - Mezralarda bulunan İlköğretim Okul Sayısı : 2
  4. - Orta dereceli okul Sayısı : 2
  5. - Kapalı Okul Sayısı ve Nedeni (Öğrenci azlığından , mevcut öğrencilerin eğitim-öğretimi YİBO' da yapılmaktadır) : 7
  6. - Açık olan İlköğretim Okul Sayısı : 73

Yol, su, elektrik ve telefon hizmetleri [değiştir]

Elektrik [değiştir]

İlçenin merkez köy ve mezralar dahil elektriksiz yerleşim yeri yoktur. Ancak; trafosu ve nakil hatları yetersiz ve eski olan köylerimiz mevcuttur.

İçme suyu [değiştir]

Başta ilçe merkezi olmak üzere birçok yerleşim merkezinin içme suyu problemi halen çözülememiştir.

İlçe merkezinin su problemini çözmek üzere İller Bankası tarafından ihale edilen terfili şebekenin yapımı devam etmekte olup, % 90'lık kısmı bitirilmiştir. Köylerimizde 15 köy hariç geri kalan bütün köy ve mezralarımızın içme suyu problemi vardır.

Yol ve Ulaşım [değiştir]

İlçemiz Ağrı - Van karayolu üzerinde olduğundan ulaşım her zaman yapılmaktadır. Tutak - Eleşkirt ve Tutak - Karayazı yolları stabilize kaplıdır. Bu yollar tali yol durumunda olduklarından karla mücadelede yeterli araç tahsis edilememektedir. Kar yağışının yoğun olduğu aylarda ulaşıma kapanmaktadır.

Tutak Ağrı ya 40, Hamur'a 28, Patnos'a 39, Karayazı ya 66, Eleşkirt'e 70 kilometre mesafededir.

400 Km. civarında olan köy yollarımızın karayolları yol ağında olanları da dahil hepsi stabilize kaplama veya ham yoldur, malzemeli bakım gerekmektedir.

Telefon [değiştir]

İlçe merkezimiz hizmet sahası dahilinde bulunan Oğlaksuyu köyünde 504, İsaabat köyünde 256, Erdal köyünde 504 aboneli santral, Dorukdibi köyünde 902 aboneli santral, Atabindi köyüne 250 ve Aşağı Karahalit köyünde ise 250 aboneli santral lokal şebekesine bağlanarak otomatik telefon hizmetine sunulmuştur. İlçe merkezine bağlı durumda ise 1804 adet telefon çalışır durumdadır. Bu santrallara bağlı olarak Bayındır, Aşağı Kulecik, Daldalık, Sincan, Gültepe, Esmer, Suvar, Yayıklı, Yukarı Köşk, Otluca, Aşağı Özdek ve Taşbudak köylerinde otomatik telefon, diğer köylerde ise acentelik mevcuttur.

Sağlık hizmetleri [değiştir]

İlçe Devlet Hastanesi koruyucu, tedavi edici ve acil hizmetler bünyesinde bulunan yataklı tedavi kurumudur.

4 Doktor, 1 Laboratuar Teknisyeni, 1 Memur, 2 Þoför, 1 İmam, 3 Hemşire, 5 Ebe, 1 Sağlık Memuru ve 5 Hizmetli görev yapmaktadır. Kuruma ait 2 katlı hastane binası, 1 Doktor lojmanı olup 1 adet ambulansı vardır.

Merkez Sağlık Ocağı 4 katlı yeni binasında 1994 yılından itibaren faaliyet göstermektedir. Merkez başta olmak üzere 4 köyümüzde sağlık ocağı vardır. 12 Köyümüzde ise Sağlık Evi bulunmaktadır. Sağlık Evleri personel yetersizliği nedeniyle kapalıdır. Köy Sağlık Ocaklarının her birinde 4 lojman olmak üzere 12 lojman mevcuttur. Sağlık Ocaklarında Akyele Sağlık Ocağında 1 Sağlık Memuru,1 Hizmetli 1 Ebe, Geçimli Sağlık Ocağında 1 Sağlık Memuru,1 Hizmetli 1 Ebe, Dorukdibi ve Atabindi Sağlık Ocağında 1 Sağlık Memuru ve 1 Hizmetli bulunmaktadır. Merkez Sağlık Ocağında 2 Doktor, 1 Hemşire , 3 Ebe, 1 Memur ve 3 Hizmetli görev yapmaktadır. Kuruma ait 1 adet ambulans mevcuttur.

Ekonomik durum [değiştir]

Genel olarak ilçe ekonomisi tarım ve ticarete dayanmaktadır. Sanayi sektöründe sayabileceğimiz 1 adet mini sanayi sitesi 2 ekmek fabrikası, 3 un değirmeni ve 2 adet briket atölyesi dışında fazla bir endüstriyel etkinlik gözlenmemektedir.

İlçe ekonomisinin temelinde hayvancılık ve hayvancılığı destekleyici mahiyette tarımsal faaliyetler yer almaktadır. Bunun dışında ilçe merkezinde yer alan irili ufaklı ticari kuruluşlarda ilçe ekonomisinin genel karakterini oluşturmaktadır.

İLÇE MERKEZİNİN VE KÖYLERİNİN TAMAMI DEVLET MEMURLARI HARİÇ FAKİR ZENGİN AYRIMI YAPMAKSIZIN YEŞİL KART KULLANMAKTADIR VE SOSYAL YARDIM KÖMÜRÜ ALMAKTA OLUP AYRICA DEVLET HALKIN BÜTÜN İHTİYAÇLARINI PARA DAHİL OLMAK ÜZERE KARŞILAMAKTADIR.

Mahalli idareler [değiştir]

Köylere Hizmet Götürme Birliği [değiştir]

1978 Yılında kurulan Tutak Köylere Hizmet Götürme Birliği halen 1 adet Otomobil, 1 adet Kazıyıcı - Yükleyici, 1 adet Damperli Kamyon ve 1 adet traktör ve bir Marangoz atölyesi ile Tutak köylüsüne hizmet götürmektedir.

Birlik Başkanlığı bünyesinde 1 adet muhasip ile 2 adet şoför 2 adet marangoz, 1 adet aşçı ve 1 adet garson istihdam edilmektedir.

Tutak Belediyesi [değiştir]

İlçemiz Belediye bünyesinde 14 kadrolu Memur ve 17 sigortalı işçi görev yapmaktadır. Belediye Başkanlığına ait hizmet binası 3 katlı olup kendi binasında faaliyet göstermektedir.

Başkanlığa ait 1 adet makam otosu, 1 kamyon, 1 adet arazör, 1 pick up, 1 vidanjör, 1 kepçe (Traktör tipi kazıyıcı), 1 greyder (arızalı), 1 midibüs, 2 traktör ve 1 adet çöp aracı mevcuttur.


 

Hamur, Ağrı ilinin bir ilçesidir.

Düşman işgalinden kurtuluş günü 14 Nisan'dır.

Nüfus [değiştir]

İlçenin nüfusu 2000 yılı genel nüfus sayımına göre, 22052'dür. Bunun 3865'i ilçe merkezinde, 18187'sı köy ve kasabalarda yaşamaktadır. Yüzölçümü ise 845 km²'dir.

İlçe bağlısı olarak merkez hariç olmak üzere ilçe merkezine bağlı 46 köy ve 50 mahalleden oluşmaktadır.

İdari yapı [değiştir]

Hamur Ağrı iline bağlı bir bucak iken 01 Nisan 1958'de ilçe olmuştur.

Yıllara göre ilçe nüfus verileri
Yıllar Merkez Köyler Toplam
2007      
2000 3865 18187 22052
1997      
1990 3154 19190 22344
1985      
1980      
1975      
1970      
1965      
1960      
 
 
  Bugün 29389 ziyaretçikişi sitemize uğradı. HER KAKKI SAKLIDIR  
 
.
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol