Türkiye Bilgi Ansiklopedisi
  Kanglı Koca Oğlu Kan Turalı Destanı'nı Beyan Eder Hanım Hey
 
Kanglı Koca Oğlu Kan Turalı Destanı'nı Beyan Eder Hanım Hey
          Oğuz zamanında Kanglı Koca derlerdi bir gürbüz er var idi. Yetişmiş bir yiğit oğlu var idi, adına Kan Turalı derlerdi.
          Kanglı Koca der: Dostlar, babam öldü ben kaldım, yerim yurdunu tuttum, yarınki gün ben Öleceğim oğlum kalacak, bundan daha iyisi yoktur ki gözüm görürken oğul gel seni evlendireyim dedi. Oğlan der: Baba mademki beni evlendireyim diyorsun, bana layık kız nasıl olur? Kan Turalı der: Baba ben yerimden kalkmadan o kalkmış olmalı, ben kara koç atıma binmeden o binmiş olmalı, ben kanlı kafir eline varmadan o varmış bana baş getirmiş olmalı dedi. Kanglı Koca der: Oğul sen kız istemezmişsin, bir yiğit bahadır istermişsin, onun arkasında yiyesin içesin hoş geçesin. Der: Evet canım baba öyle isterim, ya varasın bir cici bici türkmen kızını alasın, birdenbire kayayım üzerine düşeyim, karnı yırtılsın dedi. Kanglı Koca der: Oğul kız görmek senden, mal rızk vermek benden dedi.
          Böyle diyince yiğitler ejderhası Kan Turalı yerinden kalktı. Kırk yiğidini yanına aldı. İç Oğuz'u gördü, kız bulamadı. Çekildi geri döndü, evlerine geldi. Babası der: Oğul kız buldun mu? Kan Turalı der: Yıkılsın Oğuz elleri, bana yarar kız bulamadım baba dedi. Babası der: Hey oğul kız dileyip varan böyle varmaz. Kan Turalı der: Ya nasıl varır baba dedi. Kanglı Koca der: Oğul sabah varıp öğlen gelmek olmaz, öğlen varıp akşam gelmek olmaz, oğul sen mala dört elle sarıl, yığ, ben sana kız aramağa gideyim dedi.
          Kanglı Koca sevine kıvana kalktı. Ak sakallı çok yaşlı ihtiyarları yanına aldı. Iç Oğuz'a girdi, kız bulamadı. Dolandı Dış Oğuz'a girdi, bulamadı. Dolandı Tırabuzan'a geldi.
          Meğer Tırabuzan tekfürünün bir fevkalade güzel dilber kızı var idi. Sağına soluna iki çift yay çekerdi. Attığı ok yere düşmezdi.
O kızın üç canavar kalınlığı kaftanlığı var idi. Kim o üç canavarı bastırsa yense öldürse kızımı ona veririm diye vad eylemişti.
Bastıramasa başını keserdi. Böylelikle otuz iki kafir beyinin oğlunun başı burç bedeninde kesilip asılmıştı. O üç canavarın biri kükremiş aslan idi, biri kara boğa idi, biri de kara erkek deve idi. Bunların her birisi bir ejderha idi. Bu otuz iki baş ki burçta asılmıştı, kükremiş aslan ile kara erkek devenin yüzünü görmemişlerdi, ancak boğa boynuzunda helak olmuşlardı.
          Kanglı Koca bu başları ve bu canavarları gördü, başında olan bit ayağına toplandı.Der. Varayım oğluma doğru haber vereyim, hüneri var isa gelsin alsın, yoksa evdeki kıza razı olsun dedi.
          At ayağı çabuk ozan dili çevik olur. Kanglı Koca giderek geldi Oğuz'a çıktı. Kan Turalı'ya haber oldu, baban geldi dediler. Kırk yiğit ile babasına karşı vardı. Elini öptü. der: Canım baba bana yarar kız buldun mu? Der: Buldum oğul hünerin var ise dedi. Kan Turalı der: Altın akçe mi ister, katır deve mi ister? Babası der: Oğul hüner gerek hüner dedi. Kan Turalı der: Baba yelesi kara cins atıma eyer vurayım, kanlı kafir eline akın edeyim, baş keseyim, kan dökeyim, kafire kan kusturayım, kul hizmetçi getireyim, hüner göstereyim. Kanlı Koca der: Hay canım oğul hüner dediğim o değil. O kız için üç canavar beslemişler. Kim ki o üç canavarı bastırır, o kızı ona verirler. Bastırıp öldürmese onun başını keserler burca asarlar. Kan Turalı der: Baba bu sözü sen bana dememeliydin, mademki dedin, elbette varmalıyım, başıma kakınç, yüzüme dokunç olmasın, kadın ana bey baba esen kalın dedi. Kanglı Koca der: Gördün mü ben bana nettim, oğlana korkunç haberler vereyim, belki gitmez döner dedi. Kanglı Koca burada söylemiş, görelim hanım ne söylemiş:
Der:
          Oğul senin varacağın yerin
          Dolamaç dolamaç yolları olur
          Atlı batıp çıkamaz onun balçığı olur
          Alaca yılan sökemez onun ormanı olur
          Gök ile boy ölçüşen onun kalesi olur
          Göz Kakarak gönül alan onun güzeli olur
          Hay demeden baş getiren celladı olur
          Sırtında kalkan oynar yayası olur
          Yaman yerlere yeltendin geri dön
          Ak sakallı babanı ihtiyarcık olmuş ananı ağlatma
dedi. Kan Turalı kızdı, der:
          Ne söylüyorsun ne diyorsun canım baba
          Bu kadar işten korkan yiğit mi olur
          Alp ere korku vermek ayıp olur
          Dolamaç dolamaç yollarını
          Kadir kor ise geceleyin at sürüp geçeyim
          Atlı batıp çıkamaz onun balçığına kumlar döşeyeyim
          Alaca yılan sökemez ormanını
          Çakmak çakıp ateşe vereyim
          Gök ile boy ölçüşen kalelerini
          Kadir kor ise yapayım yıkayım
          Göz kakarak gönül alan güzelinin boynunu öpeyim
          Sırtında kalkan oynar yayasının
          Kadir kor ise başını keseyim
          Ya varayım ya varmayayım
          Ya geleyim ya gelmeyeyim
          Ya kara erkek devenin göğsü altında kalayım
          Ya boğanın boynuzuna ilişeyim
          Ya kükremiş aslanın pençesinde didileyim
          Ya varayım ya varmayayım
          Ya geleyim ya gelmeyeyim
          Yine görünceye kadar bey baba hatun ona esen kalın
dedi. Gördüler ki namus için durmuyor, dediler: Oğul uğurun açık olsun, sağ esen varıp gelesin dediler. Babasının anasının ellerini öptü.
          Kırk yiğidini yanına aldı. Yedi gün yedi gece at koşturdular. Kafirin hudut boyuna eriştiler, çadır diktiler. Koşucu atını koşturup Kan Turalı gürzünü göğe atıyor, inip yere düşmeden kavrıyor, tutuyor,
          Hey kırk eşim kırk arkadaşım
          Yüğrük olsa yarışsam
          Hak Teala inayet eylese
          Üç canavarı öldürsem
          Güzeller sultanı sarı elbiseli Selcen Hatunu alsam
          Babamın anamın evine dönsem
          Hey kırk eşim kırk arkadaşım
          Kırkınıza kurban olsun benim başım
diye söylüyordu.
          Bunlar bu sözde iken meğer hanım teküre haber vardı. Oğuz'dan Kan Turalı derler bir yiğit var imiş, kızını istemeğe geliyor dediler. Kafirler yedi ağaç yer karşı geldiler, neye geldiniz yiğit beyler dediler. Karşılıklı vermeğe almağa geldik dediler. İzzet hürmet eylediler. Ak çadır diktiler, alaca halı düşediler, ak koyun kestiler, yedi yıllık al şarap içirdiler. Alıp bunları teküre getirdiler.
          Tekür taht üzerinde oturmuştu. Yüz kafir gizlice giyimini giyinmişti. Yedi kat meydanı dolandı geldi. Meğer kız meydanda bir
köşk yaptırmıştı. Bütün yanında olan kızlar al giymişlerde kendisi sarı giymişti, yukarıdan temaşa ediyordu. Kan Turalı geldi, kara
şaykalı teküre selam verdi. Tekür selam aldı. Alaca halı döşediler. oturdu. Tekür der: Yiğit nereden geliyorsun? Kan Turalı yerinden kalkı verdi, sallana sallana yürüdü, ak alnını açtı, ak bileklerini sıvadı, dedi ki:
          Karşı yatan kara dağını aşmağa gelmişim
          Akıntılı suyunu geçmeğe gelmişim
          Dar eteğine geniş koltuğuna sığınmağa gelmişim
          Tanrı buyruğu ile Peygamber kavli ile
          Kızını almağa gelmişim
dedi. Tekür der: Bu yiğidin sözü hızlı, eğer elinde hüneri var ise. Tekür der: Bu yiğidi anadan doğma soyundurun.
          Soyundurdular. Kan Turalı altınlı ince keten bezini beline sardı. Kan Turalı'yı alıp meydana getirdiler. Kan Turalı cemal ve kemal sahibi idi. Oğuzda dört yiğit yüz örtüsü ile gezerdi. Biri Kan Turalı, biri Kara Çöğür ve oğlu Kırk Kınak ve boz aygırlı Beyrek. Kan Turalı yüz örtüsünü sıyırdı açtı. Kız köşkten bakıyordu, eli ayağı gevşedi, kedisi miyavladı, avsıl olmuş dana gibi ağzının suyu aktı. Yanındaki kızlara der: Hak Teala babamın gönlüne merhamet lütfetse de başlık kesip beni o yiğide verse, bunun gibi yiğit yazık olur ki canavarlar elinde helak olsun dedi.
          Bu sırada demir zincirle boğayı getirdiler. Boğa dizini çöktü, boynuzu ile mermer taşı yuğurdu peynir gibi ditti. Kafirler der: Şimdi yiğidi atar, yıkar, yere serer, delik deşik eder. yıkılsın Oğuz etleri, kırk yiğit bir bey oğlu ile bir kızdan Ötürü ölmek ne oluyor dediler. Bunu işitince kırk yiğit ağlaştılar. Kan Turalı sağına baktı kırk yiğidini ağlar gördü, soluna baktı öyle gördü Der: Hey kırk eşim kırk arkadaşım, niye ağlıyorsunuz, kolca kopuzumu getirin övün beni dedi. Burada kırk yiğit Kan Turalı'yı övmüşler, görelim hanım nasıl övmüşler:
Der:
          Sultanım Kan Turalı
          Kalkarak yerinden doğrulmadın mi
          Yelesi kara cins atına binmedin mi
          Arku Beli Ala Dağı
          Anlayarak kuşlayarak aşmadın mı
          Babanın ak otağının eşiğinde
          Hizmetçiler inek sağar görmedin mi
          Boğa boğa dedikleri
          Kara inek buzağısı değil midir
          Alp yiğitler hasmından kaygılanır mı olur
          San elbiseli Selcen Hatun köşkten bakar
          Kime baksa aşk ile ateşe yakar
          Kan Turalı sarı elbiseli kız a$kına bir hu
dedi.
          Bre boğanızı koyu verin gelsin dedi. Boğanın zincirini aldılar, salı verdiler. Boynuzu elmas mızrak gibi. Kan Turalı'nın üzerine hücum etti. Kan Turalı adı güzel Muhammed'e salavat getirdi, boğanın olnına öyle bir yumruk vurdu ki boğayı kıçı üzerine çökertti. Alnına yumruğunu dayadı, sürdü meydanın başına çıkardı. Çok uğraştılar. Ne boğa yener, ne Kan Turzalı yener. Küt küt boğa solumağa başladı. Ağzı köpüklendi. Kan Turalı der: Bu dünyayı erenler akıl ile bulmuşlardır, bunun önünden sıçrayayım, ne hünerim var ise ardından göstereyim dedi. Adı güzel Muhammed'e salavat getirdi, boğanın önünden savuldu. Boğa boynuzu üzerine dikildi. Kuyruğundan üç kere kaJdırıp yere attı. Kemikleri hurdahaş oldu. Bastı boğazladı. Bıçak çıkatıp derişini' yüzdü. Etini meydanda bırakarak derisini Tekür'ün önüne getirip der: Yarın sabah kızını bana veresin dedi. Tekür der: Bre kızı verin. şehirden sürün, çıksın gitsin dedi. Tekür'ün kardeşi oğlu var idi, der: Canavarların sultanı aslandır, onunla da oyun göstersin, kızı ondan sonra verelim dedi.
          Vardılar aslanı çıkardılar, meydana getirdiler. Aslan haykırdı, meydanda ne kadar at var ise kan kaşandı. Yiğitleri der: Boğadan kurtuldu, aslandan nasıl kurtulsun dediler, ağlaştılar. Kan Turalı yiğitlerini ağlar gördü, der: Bre alca kopuzumu ele alın beni övün, sarı elbiseli kız aşkına bir aslandan döneyim mi dedi. Arkadaşları burada söylemiş, görelim hanım ne söylemiş:
Der:
          Sultanım Kan Turalı
          Akça sazlar içinde san deriler görüp taylar basan
          Avın damarını delerek kanım emen
          Kara çelik öz kılıçtan dönmeyen
          Ak kirişli katı yaydan korkmayan
          Ak tüylü delici oktan çekinmeyen
          Canavarlar sultanı kükremiş aslan kıran
          Alaca köpek yavrusuna kendisini dalatır mı
          Alp yiğitler savaş günü hasmından kaygılanır mı
dediler.
          San elbiseli Selcen Hatun köşkten bakar
          Kime baksa aşk ile ateşe yakar
          San elbiseli kız aşkınaa bir hu
dedi.
          Kan Turalı, bre katır aslanını koyu ver gelsin dedi. Kara çelik öz kılıcım yok ki kapıştığı zaman iki biçeydim, sana sığındım cömertler cömerdi gani Tanrı, medet dedi. Aslanı koyu verdiler, sürdü geldi. Kan Turalı bir çoban keçesini eline doladı, aslanın pençesine sunu verdi. Adı güzel Muhammed’e salavat getirdi, aslanın alnını gözetip öyle bir yumruk vurdu ki, yumruk çenesine dokundu ufattı. Ensesinden tuttu belini yüzdü, sonra kaldırıp yere vurdu, hurdahaş oldu. Tekür'ün önüne geldi, dedi: Dost, kızını bana ver dedi. Tekür der: Kızı getirin verin, bu yiğidi gözüm gördü gönlüm sevdi, ister dursun ister gitsin dedi. Yine kardeşi oğlu der: Canavarların başı devedir, onunla da oyununu oynasın dedi, ondan sonra kızı verelim dedi.
          Tanrıdan inayet olunca beyin paşanın himmeti Kan Turalı'nın oldu. Tekür devenin ağzını yedi yerden bağlayın dedi. Hasut kafirler bağladılar, yularını sıyırıp salı verdiler. Kan Turalı fırlar devenin koltuğundan girer, fırlar çıkar. Sarhoş yiğit hem iki canavarla savaşmıştı, kaydı düştü. Altı cellat ensesine geldiler, yalın kılıç tuttular. Burada arkadaşlar söylemiş, görelim hanım ne söylemiş:
          Kalkarak Kan Turalı yerinden doğruluverdin
          Yelesi kara cins atına sıçrayıp bindin
          Ela gözlü yiğitlerini yanına aldın
          Arku Beli Ala Dağı geceleyin aştın
          Akıntılı güzel suyunu geceleyin geçtin
          Kanlı kafir eline geceleyin girdin
          Kara- boğa geldiğinde hurdahaş eyledin
          Kükremiş aslan geldiğinde belini büktün
          Kara erkek deve geldiğinde niye geçtin^
          Kara kara dağlardan haber aşar
          Kanlı kanlı sulardan haber geçer
          Kudretli Oğuz eline haber varır
          Kanglı Koca oğlu .Kan Turalı netmiş derler
          Kara boğa geldiğinde kıpırdatmamış
          Kükremiş aslan geldiğinde belini bükmüş
          Kara erkek deve geldiğinde niye geçmiş derler
          Büyük küçük kalmaz söz eder
          Yaşlı kadın erkek dedikodu eder
          Ak sakallı baban dertli olur
          İhtiyarcık olmuş anan kan yaş döker
          Hanım kalkarak yerinden doğrulmazsan
          Altı cellat ensende yalın kılıç tutar
          Birdenbire güzel basını keser
          Aşağıdan yukarı bakmaz mısın
          Karşına alaca kaz geldi şahinini atmaz mısın
          Sarı elbiseli Selcen Hatun işaret eder görmez misin
          Seni deve burnundan perişan olur dediler bilmez misin
          Son elbiseli Selcen Hatun köşkten bakar
          Kime baksa aşk ile ateşe yakar
          Sarı elbiseli kız aşkına bir hu
dedi. Kan Turalı ayağa kalktı. Der: Bre ben bu devenin burnuna yapışınca o kız sözü île yapıştı derler, yarın Oğuz eline haber varır, deve elinde kalmıştı kız kurtardı derler, bre kolca kopuzumu çalın övün beni, yaradan kadir Tanrı'ya sığındım, bir erkek deveden döneyim mi, inşallah bunun da başını keseyim, dedi. Yiğitleri Kan Turalı'yı övüp söylemiş, görelim hanım ne söylemiş:
          Kapkayalar basında yuva tutan
          Kadir ulu Tannya yakın uçan
          Mancınığı ağır taştan vızıldayıp müthiş inen
          Arı gölün ördeğini şakıyıp alan
          Koca üveyik dipte yürürken çekip yüzen
          Karıncığı aç olsa kalkıp uçan
          Cümle kuşlar sultanı kartal kuşu
          Kanadıyle saksağana kendisini bağırtır mı
          Alp yiğitler savaş günü hasmından kaygılanır mı
dediler.
          Son elbiseli Selcen Hatun köşkten bakar
          Kime baksa aşk ile ateşe yakar
          San elbiseli kız aşkına bir hu
dedi.
          Kan Turalı adı güzel Muhammed'e salavat getirdi, deveye bir tekme vurdu. Deve bağırdı. Bir daha vurdu, deve ayağı üzerinde duramadı yıkıldı. Basıp iki yerden boğazladı. Arkasından iki kayış çıkardı, tekürün önüne bıraktı, der: Akıncıların okluğunun bağı, üzengisinin kayışı kopar, dikmek için lazım olur dedi. Tekür der: Vallah bu yiğidi gözüm gördü gönlüm sevdi dedi.
          Kırk yerde otağ diktirdi. Kırk yerde kızıl alaca gelin odası diktirdi. Kan Turalı ile kızı getirip gelin odasına koydular. Ozan geldi coşturucu havalar çaldı. Oğuz yiğidinin yüreği kabardı. Kılıcım çıkardı yere çaldı, kertti, dedi ki: Yer gibi kertileyim, toprak gibi savrulayım, kılıcıma doğranayım, okuma saplanayım, oğlum doğmasın, doğarsa on güne varmasın, bey babamın kadın anamın yüzünü görmeden bu gelin odasına girersem dedi. Evini çözdü, devesini bağırttı, kara koç atını kişnetti, geceyi gündüze kattı, göçtü.
          Yedi gün yedi gece at koşturdu. Oğuz'un hudut boyuna çıktı, çadır dikti. Kan Turalı der:
          Hey kırk eşim kırk arkadaşım
          Kurban olsun size benim başım
          Hak Teala yol verdi vardım, o üç canavarı öldürdüm, sarı elbiseli Selcen Hatun'u aldım geldim, haber eyleyin babam bana karşı gelsin dedi.
          Kan Turalı baktı gördü bu konduğu yerde kuğu kuşları, turnalar, sülünler, keklikler uçuyorlar. Soğuk soğuk sular, çayırlar, çimenler.. Selcen Hatun bu yeri güzel gördü, beğendi. İndiler, yeme içme ile meşgul oldular. Yediler içtiler.
          O zamanda Oğuz yiğitlerine ne kaza gelse uykudan gelirdi. Kan Turalı'nın uykusu geldi, uyudu. Uyurken kız der: Benim aşıklarım çoktur, ansızın dört nala gelmesin, tutup yiğidimi öldürmesinler, akça yüzlü ben gelini tutup babamın anamın evine iletmesinler dedi. Kan Turalı'nın atının giyimini sessizce tuttu giydirdi. Kendisi de giyimini sessizce tuttu giyindi. Mızrağını eline aldı, bir yüksek yere çıktı, bekledi.
          Meğer hanım Tekür pişman oldu. Üç canavar öldürdüğü için bir kızcağızımı aldı gitti dedi. Gizlice kara elbiseli, mavi demirli altı yüz kafir seçti. Gece gündüz at koşturdular. Ansızın yetiştiler.
          Kız hazır idi. Baktı gördü dört nala yetiştiler, atını oynattı, Kan Turalı'nın üzerine geldi. Söylemiş, görelim hanım ne söylemiş:
Der:
          Gafil olma kara basını kaldır yiğit
          Ela süzme güzel gözünü aç yiğit
          Pazularından ak ellerin bağlanmadan
          Ak alnın kara yere tepilmeden
          Birdenbire güzel başın kesilmeden
          Alca kanın yer yüzüne dökülmeden
          Hasım yetişti düşman erişti
          Ne yatıyorsun kalk yiğit
          Kapkayalar oynamadan yer oyuldu
          Yaşlı beyler ölmeden el boşaldı
          Kaynaşarak uğrayarak dağdan indi
          Tertiplenip üzerine düşman geldi
          Yatacak yer mi buldun yurt mu buldun
          Ne oldu sana
diye seslendi. Kan Turalı sıçradı uyandı, ayağa kalktı. der: Ne söylüyorsun güzelim dedi. Der. Yiğidim, üzerine düşman geldi, uyandırmak benden, savaşıp hüner göstermek senden dedi. Kan Turalı gözünü açtı, göz kapaklarını kaldırdı. Gördü gelen at üzerinde, giyimini giyinmiş, mızrağı elinde. Yeri öptü, der: Amenna ve saddakna, maksudumuz Hak Teala katında hasıl oldu diyip arı sudan abdest aldı. Ak atına bindi, adı güzel Muhammed'e salavat getirdi, kara elbiseli kafire at sürdü, karşı vardı. Selcen Hatun at oynattı Kan Turalı'nın önüne geçti. Kan Turalı der: Güzelim nereye gidiyorsun dedi. Der: Bey yiğit baş esen olsa börk bulunmaz mı olur, bu gelen kafir çok kafirdir, savasalım, dövüşelim, Ölenimiz olsun, sağ kalanımız otağa gelsin dedi.
          Burada Selcen Hatun at sürdü. Hasmım bastırdı. Kaçanını kovalamadı, aman diyeni öldürmedi, öyle sandı ki düşman bastırıldı. Kılıcının kabzası kan içinde otağa geldi. Kan Turalı'yı bulamadı. O sırada Kan Turalı'nın babası anası çıka geldi. Gördüler ki bu gelen kişinin kılıcının kabzası kanlı, oğlu görünmez. Haber sordular, görelim nasıl sordular:
Anası der:
          Anam kişi kızım kişi
          Sabah erken yerinden kalkı verdin
          Oğulu tutturdun mu
          Birdenbire güzel başını kestirdin mi
          Kadın ana bey baba diye bağırttın mı
          Sen geliyorsun bir beyim görünmüyor bağrım yanıyor
          Ağız dilden bir kaç kelime haber bana
          Kara başım kurban olsun gelin sana
dedi. Kız bildi ki kaynanası kayın babasıdır. Kamçı île işaret kılıp: Otağa inin, nerede iner karışır toz var ise ve nerede karga kuzgun oynuyorsa orada arayalım dedi. Atına mahmuz vurdu, bir yüksek yere çıktı, gözetledi.
          Gördü ki bir derenin içinde toz kah toplanıyor kah dağılıyor. Üzerine geldi. Gördü ki Kan Turalı'nın atını aklamışlar, gözünün kapağını aklamışlar, yüzüne kan bürümüş, durmadan kanını siliyor, kafirler üşüşüyor, kılıcını yalın eyliyor kafiri önüne katıp kovalıyor. Selcen Hatun bunu böyle gördü, içine ateş düştü. Bir bölük kaza şahin girmiş gibi kafire at sürdü. Bir uçundan kırıp kafiri öbür ucuna çıktı.
          Kan Turalı baktı gördü ki bir kimse düşmanı önüne katmış kovalıyor. Selcen olduğunu bilmedi, kızdı. Burada söylemiş, görelim hanım ne söylemiş:
Der:
          Kalkıp yerinden doğrulan yiğit ne yiğitsin
          Yelesi kara cins atına binen yiğit ne yiğitsin
          Birdenbire başlar kesen
          Destursuzca benim düşmanıma giren yiğit ne yiğitsin
          Destursuzca düşmana girmek bizim elde ayıp olur
          Bre yürü
          Doğan kuş olarak ucayım mı
          Sakalınla boğazından futayım mı
          Ansızın senin başını ben keseyim mi
          Alca kanını yer yüzüne dökeyim mi
          Kara başını terkiye asayım mı
          Bre belası gelmiş yiğit ne yiğitsin
          Çekilip dön
dedi Selcen Hatun burada söylemiş, görelim hanım ne söylemiş:
Der:
          Hey yiğidim bey yiğidim
          Develer yavrusundan döner mi olur
          Kara koçta cins atlar
          Taycığını teper mi olur
          Ağıllarda akça koyun
          Kuzucağını süser mi olur
          Alp yiğitler bey yiğitler
          Sevgilisine kıyar mı olur
          Yiğidim bey yiğidim
          Bu düşmanın bir ucu bana bir ucu sana
dedi. Kan Turalı bildi ki bu düşmanı basıp dağıtan Selcen Hatundur. Bir tarafına da kendisi girdi. Kılıç çekip yürüdü, kafir basını kesti. Hasım bastırıldı, düşman kırıldı.
          Selcen Hatun Kan Turalı'yı at arkasına aldı çıktı. Giderken Kan Turalı'nın fikrine bu geldi ki:
          Kalkıp ey Selcen Hatun doğrulduğunda
          Yelesi kara cins atına bindiğinde
          Babamın ak otağının eşiğine indiğinde
          Oğuzun ela gözlü kızı gelini destan anlattığında
          Herkes sözünü söylediğinde
          Sen orada durasın övünesin
          Kan Turalı perişan oldu
          At arkasına aldım çaktım diyesin
          Gözüm döndü gönlüm gitti
          Öldürürüm seni
dedi. Selcen Hatun durumun ne olduğunu bilip söylemiş, görelim hanım ne söylemiş :
Der:
          Bey yiğit
          Övunürse erkek övüncün aslandır
          Övünmekle kadın erkek olmaz
          Alacak yorgan içinde seninle sarmaşmadım
          Tatlı damak tutarak emişmedim
          Al duvağımın altından söyleşmedim
          Tez sevdin tez usandın kavat oğlu kavat
          Kadir Allah bilir ben sana
          Munisim yarim kıyma bana
dedi. Kan Turalı der: Yok, elbette öldürmem gerektir dedi. Kız hiddetlendi, der: Bre kavat oğlu kavata ben aşağı kulpa yapışıyorum, sen yukarı kulpa yapışıyorsun, bre kavat oğlu, okunla mı, kılıcınla mı, gel beri konusalım dedi.
          Atını tepti, bir yüksek yere çıktı. Okluğundan doksan okunu yere döktü. İki okun temrenini çıkardı. Birini yaya taktı, birini eline aldı. Temrenli ok île atmağa kıyamadı. Der: Yiğit at okunu. Kan Turalı der: Kızların yolu evveldir, önce sen at dedi. Kız bir oku Kan Turalı'ya attı. Şöyle ki başında olan bit ayağına indi. İleri gelip Selcen Hatun'u kucaklayıp barışmışlar, emişmişler. Kan Turalı burada söylemiş, görelim hanım ne söylemiş:
Der:
          Işıl ışıl ışıldayan ince elbiselim
          Yere basmayıp yürüyen servi boylum
          Kar üzerine kan damlamış gibi kızıl yanaklım
          Çift badem sığmayan dar ağızlım
          Ressamların çizdiği kara kaçtım
          Kurumsu kırk tutam kara saçlım
          Aslan soyu sultan kızı
          Öldürmeğe ben seni kıyar mıydım
          Kendi canıma kıyarım ben sana kıymam
          Ben seni deniyordum
dedi. Selcen Hatun da burada söylemiş, görelim hanım ne söylemiş:
Der:
          Kalkarak yerimde n doğrulurdum
          Yelesi kara cins atıma binerdim
          Babamın ak otağından çıkardım
          Arku Bedi Ala Dağı avlardım
          Alaca geyik yabani geyik kovalardım
          Çekince bir ok ile vururdum
          Temrensiz ok ile yiğit seni deniyordum
          Öldürmeğe yiğidim ben seni kıyar mıydım
dedi. Irağından yakınından geliştiler. gizli yaka tutarak koklaştılar, tatlı damak vererek emiştiler, ak boz atlara binerek koşuştular, bey babasının yanına eriştiler.
          Babası oğlancığını gördü Allah'a şükürler eyledi. Oğlu ile, gelini ile Kanglı Koca Oğuz'a girdi. Yeşil, alaca, güzel çimene çadır dikti. Attan aygır, deveden erkek deve, koyundan koç kestirdi. Düğün etti. Kudretli Oğuz beylerini ağırladı. Altınlıca gölgeliğini dikip Kan Turalı gelin odasına girip muradına maksuduna erişti.
          Dedem Korkut gelip neşeli havalar çaldı, destan söyledi deyiş dedi, gazi erenlerin başına ne geldiğini söyledi.
          Şimdi hani dediğim bey erenler
          Dünya benim diyenler
          Ecel aldı yer gizledi
          Fani dünya kime kaldı
          Gelimli gidimli dünya
          Son ucu ölümlü dünya
          Ecel geldiğinde on imandan ayırmasın. Kadir seni namerde muhtaç etmesin. Allah'ın verdiği ümidin kesilmesin. Ak alnında beş kelime dua kıldık, kabul olsun. Amin diyenler Tanrı'nın yüzünü görsün. Derlesin toplasın günahınızı adı güzel Muhammed Mustafa'ya bağışlasın hanım hey!...
 
 
  Bugün 30706 ziyaretçikişi sitemize uğradı. HER KAKKI SAKLIDIR  
 
.
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol